Conventional economics’ thought of the ultimate aim of the life as “acquiring maximum economic profit” and the motivation as “eagerness for money and individual satisfaction”; is contrary to the Divine Religions’ proclamation that the goal of the human in the universe is to worship God. For the humans who have come to earth for a specific purpose, every behavior and choice among “good” and “evil” will be taken into consideration, in their economic lives as well. According to the Conventional economics’ mentality, the assumption of homo economicus’ nonsatiation which means that “humans always prefer more over less even if they obtain the amount adequate for themselves (“covetousness”)”, is based on individualism and materialistic hedonism principles of the Pagan ideas of the Ancient age philosophy. One of the impacts of “the strong always crush the weak” principle of the world view that proposes to exterminate all the kinds of prejudice, most of all religious ones, that hinder the aim of reaching the happiness and to dominate the society by refusing any obstacle and to exploit the society in service of his/her own desires, is nonsatiation axiom of homo economicus assumption in economics. According to the enunciations of Judaism, Christianity and Islam, respectively, “someone who loves opulence will not be satisfied with any gain”; “love of money as the root of all evil”; “rational individual is who restrains himself and endeavors for the hereafter”; it can be said that the nonsatiation -“covetousness” axiom of the homo economicus assumption is a trap
Geleneksel iktisadi zihniyete göre hayatın nihai hedefinin maksimum seviyede “iktisadi kazanç” ve itici gücünün “para duygusu ve bireysel tatmin” olması; Semavi dinlerin, insanın kâinattaki hedefini Yaratıcı’sına kulluk olarak ifade edişine aykırıdır. Kâinata belirli bir amaç için gelen insanın, iktisadi yaşamında da “iyi” ve “kötü” arasında yaptığı tercihlerinin karşılığı olacaktır. Geleneksel İktisadi zihniyetin homo economicus varsayımına göre “insanın kendisine yetecek miktarı elde etmiş olmasına rağmen her vakit çoğu aza tercih edeceği” kabulüyle doyumsuz (“açgözlü”) olması, Paganist fikre dayanan Antik Çağ felsefesinin bireycilik, maddi hazcılık esaslarına dayanmaktadır. Mutluluğa ulaşma hedefine engel olacak başta dini olmak üzere her tür önyargının yok edilmesi ve hiçbir engel tanımadan çevrede egemenlik sağlanması ve çevreyi kendi arzuları hizmetinde kullanılması tavsiye edilen bu dünya görüşünün “güçlü zayıfı ezer” prensibinin iktisada yansımalarından biri homo economicus varsayımının doyumsuzluk aksiyomudur. “Zenginliği sevenin elde ettiği kazanç ile doymayacağı”; “kötülüklerin kökünün para sevgisi” olduğu; “akıllı insanın nefsine hâkim olması ve ölümden sonrası için çalışması”nın vurgulandığı, sırasıyla Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam dinlerinin prensiplerine göre “homo economicus varsayımındaki doyumsuzluk-“açgözlülük” aksiyomunun bir tuzak olduğu” söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Aile ve Hanehalkı Çalışmaları |
Bölüm | İktisat |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Mart 2015 |
Gönderilme Tarihi | 6 Mart 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 14 Sayı: 53 |
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
ESBD Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi (Electronic Journal of Social Sciences), Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilmiştir. Marka No:2011/119849.