Özgünlük bazen beklenmedik bir yerde karşımıza
çıkar. Bu çalışmada Firdevsî-i Rûmî veya diğer adlariyle Firdevsî-i Tavîl ya da
Uzun Firdevsî’nin (857/1453-?) Kutbnâme adlı eserinde Divan şiiri
kurallarına uymamakla özgünlük gösterdiğini ileri süreceğiz. Bu eser, Venediklilerin
1501 yılında giriştikleri Midilli baskınını destansı bir havayla anlatan bir manzum
tarihtir. Dilinin sadeliğinden ve içindeki popüler şiirsel unsurlardan dolayı Kutbnâme
halkın kolaylıkla anladığı ve severek dinlediği bir eser olmuştur.
Kutbnâme, destansı bir mesnevi olup, dili
konuşma dilidir ve destanlara yakışır şekilde abartılıdır. Anlatım akıcıdır.
Destansı olması, yüksek sesle okunacağını veya okunabileceğini akla getirir. Kutbnâme’de vezin uygulamasında aşırı
derecede “aruz tasarrufları”na başvurulmakta ve Divan şiirinin kafiye kuralları
birçok zaman göz ardı edilmektedir. Ne var ki bunlar halk şiirinde hata sayılmaz
ve çok yaygındır. Latîfî, Firdevsî-i Rûmî’nin çok kötü bir Divan şairi olduğunu
söylemiştir. Divan şairi olarak kötü olması, genel anlamda kötü bir şair olması
anlamına gelmez; bu, ancak eserinde hiç şiirsellik yoksa ileri sürülebilir. Aslında
Kutbnâme’de çok şiirsel öge vardır.
Bu ögelere halk şiirinde çok rastlanır. Eğer Firdevsî-i Rûmî halk eserlerine
ilgi duyduysa –ki duymuş olduğu Süleymânnâme’sinden
anlaşılmaktadır– halk şiirinin göreli özgürlüğünü divan şiirine uygulamak
istemiş olabilir. Bu durumda da yeteneksizlikten değil, özgünlükten söz etmemiz
gerekir. Varsayımımızı örneklerle açıklayacağız. Araştırılması gereken farklı
bir husus da onunkisi gibi bir yaklaşımın ne derece yaygın olmuş olduğudur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |