Klasik Türk edebiyatında şairlerin, mesleki birikim ve tecrübelerinin yanında diğer pek çok meslekten de istifade ettikleri görülmektedir. Tabip, şekerci, helvacı, hoca, vaiz, müftü, şeyh, imam gibi sosyal hayatta daha sık rastlanılan meslek grupları şiirlerde de daha fazla zikredilmiştir. Bu meslekler şiirde gerçek anlamları ile yer almakla birlikte bu edebi geleneğin anlam dairesi içerisinde bir grubun temsilciliğini yapan bir tip olarak da kullanılabilmektedir.
Çalışmanın konusu ise diğer mesleklere göre metinlerde daha az tesadüf edilen çerciciliktir. Köy, kasaba gibi şehir merkezlerine uzak olan yerlerdeki yöre halkına, heybe ve sandıkla yaya olarak ya da at, eşek, araba gibi dönemine göre değişen vasıtalarla ihtiyaç eşyalarını ulaştıran, takas usulü ya da para ile alışveriş yapan kişilere çerçi denilmektedir. Yakın zamana kadar ehemmiyetini korumuş ancak günümüzde pek rastlanılmayan bu meslek erbabının ticari hayat dışında sözlü kültüre de katkılarının olduğu bilinmektedir.
Konu ile ilgili yapılan taramalarda çerçi sözcüğü ile birlikte Farsça karşılığı olan pîle-ver dikkate alınmıştır. Sözcüğün genellikle divanlarda meslek erbabı karşılığı olarak kullanıldığı ya da Farsça-Türkçe manzum lügatlerde yer aldığı görülmüştür. Bu örneklerden yola çıkarak kısaca gezici tüccar olarak tanımlanabilecek olan çerçilerin/pîle-verin, hangi tür metinlerde ne şekilde ele alındığı, sosyal hayattaki konumları, şairlerin ve toplumun çerçilere bakış açısı ve genellikle kullanıldığı bağlamlar tespit edilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 3 |