While conveying the divine message to humanity, the Qur’an presented examples of the attitudes and behaviors of past nations towards Allah. People were asked to take lessons or take advice from these examples, which are generally given in the form of stories. The names and places included in the stories were either not included in many verses or remained in the second plan. This situation, which aroused curiosity among the Muslims of the first period, led the Muslims to seek a detailed explanation of the stories. Muslims, who did not go very far, got detailed information about the stories from the Jews with whom there was intense trade, neighborhood, and cultural exchange, and they caused the Torah-based narratives to be included in the interpretation books. These narrations in interpretation books were transferred to other Islamic works over time and began to spread among Muslims through written and oral traditions.
Along with the acceptance of Islam by the Turks, Turkish folklore products have also diversified. Especially in the interpretation of the Qur’anic stories, the Torah narratives have formed one of the sources of the Turkish narrative tradition, which includes fairy tales, folk tales, and legends in terms of motif and subject.
The story of Bel’âm bin Bâ’ûrâ is also one of the Torah-based narratives in the Turkish oral narrative tradition in the form of legend/parable. The story has been told in Erzurum for about four centuries, as far as it has been determined by transferring it from the interpretation to the oral tradition.
Balam son of Beor İsrailiyat Folk narrative Legend Oral tradition
Kur’an-ı Kerim insanlığa ilahi mesajı iletirken geçmiş milletlerin Allah’a karşı tutum ve davranışlarından örnekler sunmuştur. Genelde kıssa şeklinde verilen bu örneklerden insanların ders çıkarması ya da öğüt alması istenmiştir. Kıssalarda yer alan isim ve mekânlar pek çok ayette ya yer almamış ya da ikinci planda kalmıştır. İlk dönem Müslümanlarında merak uyandıran bu durum, kıssaların ayrıntılı açıklanması noktasında Müslümanları arayışa yöneltmiştir. Fazla uzağa gitmeyen Müslümanlar, aralarındaki ticaret, komşuluk ve kültürel alışverişin yoğun olduğu Yahudilerden kıssalar hakkında ayrıntılı bilgiler alarak Tevrat kaynaklı anlatıların tefsir kitaplarına girmesine sebep olmuşlardır. Tefsir kitaplarında yer alan bu anlatılar zamanla diğer İslamî eserlere intikal etmiş ve Müslümanlar arasında yazılı ve sözlü gelenek yoluyla yayılmaya başlamıştır.
Türklerin İslamiyeti kabulü ile birlikte Türk halk bilimi ürünleri de çeşitlenmiştir. Özellikle Kur’an kıssalarının tefsirinde Tevrat anlatıları motif ve konu bakımından masal, halk hikayesi ve efsanelerin yer aldığı Türk anlatı geleneğinin kaynaklarından birini oluşturmuştur.
Bel’âm bin Bâ’ûrâ kıssası da efsane/menkıbe şeklinde Türk sözlü anlatı geleneği içinde yer alan Tevrat kaynaklı anlatılardan biridir. Kıssa, tefsirlerden sözlü geleneğe intikal ederek tespit edildiği kadarıyla yaklaşık dört asırdan beri Erzurum’da anlatılmaktadır.
Bel’âm bin Bâ’ûrâ İsrailiyat Halk anlatısı Efsane Sözlü gelenek
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Ekim 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |