Güngör Dilmen, tarihi Aksaray yangınını konu alan Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını (1988) piyesinde afetin meydana geliş sebebini sevme, sevilme arzusu ve intikam duygularından kaynaklanan kadın merkezli bir kurguya dayandırır. Piyeste ateş ve yangın; sarayda doğup büyüyen, geçkin bir yaşa gelince kendisine maaş bağlanıp Aksaray’daki Bican Efendi sokağında bulunan Eski Konak’a yerleştirilen Mahitab Hanım’ın yaşamı boyunca eksikliğini hissettiği sevme ve sevilme arzusunun imleyeni olmakla birlikte öznenin yoksul müzisyen Artin ile evlendikten sonra ihanete uğramasıyla öfkenin ve intikamın sembolüne dönüşür. Afetin yazar muhayyilesinde ilişkiler, duygular ve kişisel zaaflar bağlamında kurgulanması, tarihî yangının nedenini yeniden temellendirir. İstanbul mimarisine hâkim olan ahşap yapılar dolayısıyla sıklıkla meydana gelen yangınlardan doğan mahalle tulumbacılığı, piyeste dönemin bir kültür ögesi olarak ön plana çıkar. Yazar, koro işlevindeki tulumbacıları teşkilat yapıları, kostümleri ve kültüre gönderme niteliğindeki söylemleri ile dönem atmosferini yansıtan nitelikleriyle ön plana çıkarır. Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını piyesine Güngör Dilmen’in tiyatro eserleri hakkında kaleme alınan daha önceki çalışmalarda da farklı açılardan yer verilmiştir. Bu çalışmada ise tulumbacılık kültürü ile Aksaray yangınının piyese yansımaları, yazarın büyük yangını kadın karakterin ruh dünyasıyla özdeşleştirerek sembolik bir boyuta taşıması bağlamında değerlendirilmektedir.
Güngör Dilmen, in his play Aşkımız Aksaray'ın En Büyük Yangını (1988), which is about the historical Aksaray fire, bases the reason for the cause of the disaster on a female-centred narrative arising from feelings of love, desire to be loved and revenge. In the play, fire and conflagration are the signifiers of the desire to love and be loved, which Mahitab Hanım, who was born and raised in the palace and who was given a salary when she reached an old age and was placed in the Old Mansion on Bican Efendi Street in Aksaray, felt the lack throughout her life.These signifiers turn into symbols of anger and revenge after the subject is deceived by the poor musician Artin, whom she married.
The fictionalisation of the disaster in the author's imagination in the context of relationships, emotions and personal weaknesses re-contextualizes the cause of the historical fire. The neighbourhood fire brigade, which arises from the frequent fires that occur due to the wooden structures dominating the architecture of Istanbul, comes to the fore in the play as a cultural element of the period. The author foregrounds the firefighters, who function as a chorus, using their organizational structures, costumes, and culturally referantial discourses as key elements that reflect the atmosphere of the period. Aşkımız Aksaray’ın En Büyük Yangını has also been examined from various perspectives in previous studies on Güngör Dilmen’s theatrical works. In this study, on the other hand, the reflections of the fire brigade culture and the Aksaray fire on the play are evaluated in the context of the author's symbolic dimension by identifying the great fire with the inner world of the female character.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Erken Görünüm Tarihi | 27 Haziran 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 3 Kasım 2024 |
| Kabul Tarihi | 30 Ocak 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 10 |
![]()
ETUT Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.

