Fotoğrafçılık açısından resim sanatından devralınan bir konu olan portre, fotografinin keşfi ile beraber toplumun rağbet ettiği kültürel bir endüstri halini almıştır. Konusunu insan ve insana dair her şeyden alan portre fotoğrafçılığı bireylerin kimlik, kişilik, karakter ve duygusal iç dünyasını yansıtmayı amaçlar. En basit haliyle vesikalık fotoğraftan moda fotoğrafçılığına kadar uzanan insanın olduğu her fotoğraf karesi portre fotoğrafı olarak adlandırılmaktadır. Fotoğraf toplumsal ve kültürel tarihimizi belgeleyip kayıt altına alırken, portre fotoğrafları kişisel tarihimizin görsel kayıtlarını oluşturmaktadır. Çağdaş portre fotoğrafçılığının önemli ustalarından Philippe Halsman portre fotoğrafını sosyal ve kültürel bir deneyim olarak ifade ederken etkilendiği sürrealizmin bakış açısıyla asıl amacın insanın ruhunun özünü yakalamak olduğunu söyler. Yaşamın bizlere kendimizi maskelemeyi ve yüz mimiklerimizi kontrol altına almamız gerektiğini öğrettiğini, fotoğrafçıya poz veren modellerin duygusal açıdan rahat bir şekilde fotoğraflanmadıklarını, bu nedenle gerçek benliklerini ortaya çıkarmanın bu şekilde mümkün olmadığını söyleyen sanatçı “jumpology” adıyla geliştirdiği zıplama tekniği ile birçok kişinin portre fotoğraflarını çekmiştir. Halsman için zıplayan bir insanın zıplama eylemini gerçekleştirirken fotoğrafını çekerseniz, fotoğrafı çekilen kişi sadece zıplamaya odaklanır ve siz böylece zıplayanın maskesiz yüzünü, gerçek kişiliğini görebilme imkanına kavuşursunuz. Bu çalışmada Halsman’ın jumpology serisi içerisinde çektiği ve Salvador Dali’yi fotoğrafladığı “Dali Atomicus” adlı portre fotoğrafı sürrealizm ve psikanaliz bağlamında incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 16 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 15 |