Doğu Akdeniz’de hidrokarbon kaynaklarının tespit edildiğinden beri deniz sınırları ve Münhasır Ekonomik Bölge (Exclusive Economic Zone-EEZ) konusundaki tartışmalar özellikle birbirleri arasında siyasi problemleri olan ülkeler arasında en çok tartışılan konulardandır. Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, Mısır, İsrail, Lübnan gibi doğu Akdeniz’de sınırı olan ülkelerin hepsi bu hidrokarbon rezervleri üzerinde hak talep etmektedirler. Doğu Akdeniz’de kıyısı olan ülkelerden Türkiye, İsrail ve Suriye gibi bazı ülkelerin deniz ve okyanus doğal kaynaklarının yönetimine ilişkin devletlerin hak ve sorumluluklarını belirlediği kara suları, kıta sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölgeleri tanımlayan 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (United Nations Convention on the Law of Sea-UNCLOS) UNCLOS’a taraf değilken bölge ülkelerinden sadece Mısır, Lübnan ve Kıbrıs UNCLOS’u imzalayan ülkelerdir. 1982 UNCLOS anlaşması 74. madde ve 83. Maddenin 1. fıkralarında “sahilleri bitişik veya karşı karşıya bulunan devletler arasında münhasır ekonomik bölgenin (kıta sahanlığının) sınırlandırılması, hakkaniyete uygun bir çözüme ulaşmak amacıyla, Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38.1 maddesinde belirtildiği şekilde uluslararası hukuka uygun olarak anlaşma ile yapılacaktır” der. Doğu Akdeniz’deki coğrafi özellikler bu Münhasır Ekonomik Bölge ve deniz sınırları konusunda bazı ülkeler arasında anlaşmazlıklara neden olurken bölgedeki bazı ülkelerin ikili ve üçlü antlaşmalarla MEB belirlemeleri ve bu konudaki iş birlikleri ve uluslararası şirketlere verdikleri arama ve sondaj lisansları ve bu arama faaliyetlerin başlaması ile süreç daha da karmaşık bir hale gelmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 2 |