Öz
Türk ulusu, Birinci Dünya Savaşında aldığı yaralar kapanmadan, yeni
bir ölüm kalım savaşına, bir kurtuluş savaşına başlamak zorunda kalmıştı.
Bu amansız savaş sürüp giderken, sığır vebası da ordunun savaş
gücünü ve yurt ekonomisini olumsuz yönde etkilemekteydi. Bu nedenle
hastalığın kökünü kazıyacak bir kuruluşa şiddetle ihtiyaç vardı. Etlik Veteriner
Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, işte böyle bir ihtiyacın ürünü olarak
ortaya çıkmıştır.
Onun temelini atanlar, en zor koşullarda, en çetin engelleri aşarak,
sırasında kendi ceplerinden para harcayarak, kuruluşun yaşamasını, çalışmaların
aralıksız devamını sağlamışlardır. O fedakar bilim adamlarımızı,
onlarla birlikte, enstitünün gelişmesine, gelişerek dünyadaki benzerleri arasında
seçkin bir düzeye ulaşmasına, az ya da çok, yardımcı olan bütün
meslektaşlarımı şükranla anarken çalışma arkadaşlarımın duygularını da
di le getirmiş olduğuma inanıyorum.
Etlik Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü, bugün, konularıyla ilgili
bütün yurt sorunlarını kolayca çözümleyebi lecek yeteneki i teknik eleman
kadrosuyla dünya ölçüsünde saygı ve güven uyandıran itibarlı bir bilim
yuvası niteliği kazanmıştır. Bizden sonraki kuşakların, bizden öncekileri
örnek alarak, bu itibarı daha da artıracaklarına olan inancımı gururla
belirtir, bu uğurda göz nuru ve alın teri dökeceklere sonsuz başarılar
dilerim.