II. Dünya
Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan Avrupa Birliği, kurumsal yapısı ve faaliyetleri
ile sui generis yapısına sahiptir. Avrupa Birliği, üçüncü ülkelerle olan
ilişkilerin diğer kuruluşlardan farklı olduğunu göstermiştir. Üçüncü ülkelerle
ilgili olarak son sözü söyleme hakkına sahip olan AB, takdir yetkisine sahiptir
ve bu devletlerin ilişkilerini nasıl sürdüreceklerine kendisi karar
vermektedir. Diğer yandan AB, ilişkileri geliştirmek ve derinleştirmek için
üçüncü ülkelerden ve aday ülkelerden bazı yükümlülükleri yerine getirmesini
ister. Bu yükümlülükler üçüncü ülkeler tarafından yerine getirilmediğinde AB,
ülkelere yardımların azaltılması veya kesilmesi gibi cezai usulleri
uygulamaktadır. Bununla birlikte yükümlülükler yerine getirildiğinde, ülkeye
aday ülke statüsü verilmesi ve müzakere sürecinin başlatılması gibi ödül usulleri
uygulanmaktadır. 31 Temmuz 1959'da başlayan ve 12 Eylül 1963'te Ankara
Anlaşması ile hukuki zemine oturan Türkiye-AB ilişkilerinde AB, Türkiye hakkındaki
kararlarında son sözü söyleme hakkını saklamıştır. Bu, Ankara Anlaşması'nın 28.
Maddesinde görülmektedir. AB, Türk yetkililer tarafından Türkiye’nin yapması
gereken yükümlülükler yerine getirildiğini Türkiye’yi ödüllendirmekte (adaylık
statüsü verilmesi, yükümlülükler yerine getirilmediğinde ise (müzakere
başlıklarını askıya alma) cezalar vermiştir. Dahası Ayrıca, Türkiye'nin AB'ye
tam üyelik için yükümlülüklerini yerine getirmesi şart koşulmuştur. Ancak 15
Temmuz 2016'da Türkiye'deki askeri darbe girişimi sonrasında iki taraf arasındaki
ilişkiler kötüye gitmiş ve Türkiye AB yükümlülüklerini yerine getirmede
başarısız olmuştur. Üstelik Türkiye, AB'den kopmaya başlamış ve ilişkileri sonlardırma
gibi söylemler ortaya çıkmıştır. Böyle bir durum, AB koşulluluk ilkesinin
zayıfladığını ve işlevsiz hale geldiğini göstermiştir.
Avrupa Birliği Türkiye Koşulluluk İşlevsizlik Türkiye ve Avrupa Birliği
The European
Union, which emerged after World War II, has a sui generis structure with its
institutional structure and activities. The European Union has also shown that
relations with third countries are different from other organizations. The EU,
which holds the right to say the final word in relation to the third countries,
has its own right to appreciate, and it decides itself how such states will
continue their relations. On the other hand, the EU asks to fulfill some
obligations from third countries and candidate countries to develop and deepen
relations. When these obligations are not fulfilled by third countries, the EU
implements criminal procedures such as reducing or cutting aid to countries.
However when the obligations are fulfilled, it applies reward method such as
granting the candidate country status to the countries and starting the
negotiation process. In the Turkey-EU relations which started on July 31, 1959,
established legal basic with Ankara Agreement on 12 September 1963, the EU hid
itself the right to say the last word in its decisions about Turkey. This can
be seen in Article 28 of the Ankara Agreement. The EU imposed the penalties for
Turkey's obligations in relation to Turkey when it was fulfilled by the
authorities in Turkey (giving the candidate status), and when it was not
fulfilled (the suspension of the negotiation chapters). Moreover, it is
stipulated that Turkey fulfills its obligations in order to become a full
member of the EU. But after the military coup attempt in Turkey on 15 July
2016, the relations between the two sides have been deteriorated and Turkey has
failed to fulfill the obligations of the EU. However, Turkey has begun to
withdraw from the EU and discourses such as terminating relations have come to
light. Such a situation shows that the conditionality principle of the EU has
weakened and it has begun to become non-functional.
European Union Turkey Conditionality Non-Functionality Turkey and European Union
Konular | Ekonomi |
---|---|
Bölüm | Mevcut Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 3 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 3 |
The open access statement