The aim of this research is to investigate evidence-based practices used for maternal optimal care during birth. Investigating the use of evidence-based practices for spontaneous and cesarean deliveries will contribute to maternal optimal care during delivery. This descriptive and cross-sectional study was completed with 371 women giving birth. The study was conducted in a maternity hospital in Turkey. The Descriptive Information Form and the Optimality Index-Turkey (OI-TR) were used in the data collection. The data were analyzed using descriptive statistics. In spontaneous and cesarean delivery groups, the nonstress test was performed in 100%. Skin-to-skin contact was not ensured between the mother and neonate in any of them (100%). Also, for spontaneous delivery group labor induction or augmentation was applied to 73.1%, there was no person providing support during labor (except the medical team) in any of them (100%), the non-supine position was not used at birth in any of them (100%) and episiotomy was applied to 59.1%. Our study results point to non evidence-based routine clinical practices in delivery were determined. This situation made the delivery process in the hospital far from optimal. This study revealed that midwives,nurses and clinicans should make knowledge and behavioral changes in their evidence-based practices.
Normal spontan doğum ve sezaryen doğumlar için kanıta dayalı uygulamaların kullanımının araştırılması, doğum sırasında annenin optimal bakımına katkı sağlamaktadır. Bu doğrultuda araştırmada, doğum sırasında annenin optimal bakımı için kullanılan kanıta dayalı uygulamaların araştırılması amaçlanmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan bu araştırma, Türkiye'de bir kadın doğum hastanesinde 193 normal spontan doğum ve 178 sezaryen doğum yapan toplam 371 kadın ile tamamlanmıştır. Verilerin toplanmasında Tanımlayıcı Bilgi Formu ve Optimalite İndeksi-TR (OI-TR) kullanılmıştır. Veriler tanımlayıcı istatistikler kullanılarak analiz edilmiştir. Spontan ve sezaryen doğum gruplarında nonstres testi %100 uygulanmış, grupların ikisinde de hiçbir anne ile yenidoğan (%100) arasında ten tene temas sağlanmamıştır. Ayrıca spontan doğum grubunun %73,1'ine doğum indüksiyonu uygulanmış, hiçbirinde doğum sırasında (tıbbi ekip dışında) destek sağlayan kimse bulunmamış (%100) ve doğumda dik pozisyon kullanılmamıştır(%100). Spontan doğum grubunda epizyotomi uygulanma oranı %59.1 olarak bulunmuştur. Çalışma sonuçlarımız doğumda kanıta dayalı olmayan rutin klinik uygulamalara dikkat çekmekte ve bu durumun hastanedeki doğum sürecini optimal olmaktan uzak hale getirdiğini göstermektedir. Bu çalışma ebe, hemşire ve klinisyenlerin kanıta dayalı uygulamalarında bilgi ve davranış değişikliği yapmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Ebelik, Ebelik (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 3 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 3 Mayıs 2024 |
Gönderilme Tarihi | 10 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |