Aklın cinsiyeti olabilir mi? Bu çalışmada bu sorunun yanıtını toplumsal kurumsallaşmış pratiklerle
ilişkisinde açıklamayı umuyorum. Aklın kavramsallaştırılmasında ortaya çıkan düalist düşünce
yapısının yani akıl-beden ikiliğinin, sembolik düzende ifade edilen erkeklik-kadınlık karşıtlığıyla olan
ilişkisine odaklanarak ve cinsiyetsiz olduğu iddia edilen aklın eril karakteri ve kadın ile doğa
arasında kurulan özdeşleşmeyi serimlemeyi amaçlıyorum. Aklın ilk kez eril kodlarla
içeriklendirilmesinin kaynağı olarak Antik Yunan dünyasına dönüyorum ve toplumsal olan ile
düşünsel olanın ilişkisini üç farklı bağlam üzerinden ele alıyorum. Bunlardan ilki toplumsal cinsiyet
pratikleri ekseninde Atina toplumundaki kadınların konumunu ele aldığım birinci bölüm. Burada,
Atina toplumundaki toplumsal cinsiyet pratiklerinin politik alana tezahürüyle ilgileniyorum. İkinci
bölümde Orestes üçlemesinde, yeni yasallığın kaynağında mizojinik örüntüyü inceliyorum. Orestes’in
yargılanmasını konu edinen bu eserde, kadınlık temsilinin doğuma indirgenmesini problematize
ederek nomoi’un kaynağının mizojinik bağıntısını ele alıyorum. Son bölümde ise Platon’un Timaios
ve Şölen adlı eserlerindeki kadınlık ve erkeklik temsillerine odaklanıyorum. Aklın
kavramsallaştırılmasının toplumsal cinsiyet pratikleri içerisinde gerçekleştiğine değinerek akıl ile
erkeklik arasında kurulan özdeşleştirmenin kadınlık temsilini öteki olarak konumlandırmasını
eleştiriyorum.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |