'Akıl Çağı' olarak kabul edilen modern çağda, aklın yüceltilmesine ve egemenliğine karşı yapılan bütün eleştiriler, aynı zamanda Ben-merkezli konumlandırılmasına karşı bir olumsuzlama anlamına gelmektedir. Özdeş ben olarak tanımlanan soyut öznel aklın aşılmaya çalışılması amacıyla farklı bakış açılarından sürdürülen eleştiriler, ya aklın bir meta eleştirisi ya da bütünüyle olumsuzlanması biçiminde kendini göstermiştir. Habermas, aklın böylesi konumlandırılması ve belirlenmesine yönelik eleştirilere katılmakla birlikte, aklın kökten yadsınmasına karşı çıkmaktadır. Buna karşı çıkışta, Habermas, öznel aklı ve bireyselliği, iletişimsel eylemin, diğer deyişle, dilsel etkileşimin öznelerarası perspektifinde biçimlenen bir akıl ve bireysellik çerçevesinde yeniden temellendirmeye çalışır. Makale, bu temellendirmenin olanaklılığı ve tutarlılığı üzerinde durmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2010 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ekim 2010 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Sayı: 52 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.