The picture theory that depicts the relationship between language and
the world in Tractatus by Wittgenstein was refuted in his so-called second
phase and hence ethics, aesthetics and theology that used to be left outside
the realm of sayable propositions as they are beyond the phenomenological
world in the first stage were called back into the life of experience. In this
second stage, the meaning reveals itself with gestures, facial expressions,
actions and their verbal equivalents as opposed to logical propositions of
language that were put forth as the mere carrier of the meaning previously.
This work inquires the possibility of an aesthetics that departs from
‘language games’ laid out in the second phase of Wittgenstein and comes
to be qualified as either “art as grammar” or “grammatical aesthetics”.
Wittgenstein dil ile dünya arasında Tractatus’ta kurduğu resim
teorisinden ikinci döneminde vazgeçmiş, olgusal dünyanın dışında olduğu
için hakkında konuşulamayan alanlar olarak vaz ettiği etik, estetik ve
teolojiyi bu döneminde deneyim dünyasının içine dahil etmiştir. İkinci
döneminde sözcüğün anlamı artık dilsel olarak ifade edilen mantıksal
önermeler aracılığıyla değil, sözcüklerle birlikte onlara eşlik eden mimik,
jest ve hareketlerin “kullanımları” ile ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada
Wittgenstein’ın ikinci döneminde geliştirdiği dil oyunlarından hareketle
“gramer olarak sanat” ya da “gramer estetiği” şeklinde nitelendirilebilecek
bir estetiğin imkanı sorgulanacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2015 |
Gönderilme Tarihi | 15 Eylül 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 62 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.