Tanrı ve kötülüğün varlığı düşünce tarihinde tartışılan önemli sorunlardan birisi olagelmiştir. Epikür'den beri, bazı düşünürler kötülüğün varlığı ile mutlak manada kamil ve iyi bir varlık olan Tanrı'nın varlığı arasında uyuşmazlığın olduğunu iddia etmişlerdir. Eğer Tanrı mutlak iyi ve her şeye kadir bir varlık ise O, alemdeki kötülüğün varlığına müsade etmezdi. Bunu temele alan bazı düşünürler, her şeye kadir ve mutlak iyi bir Tanrı'nın var olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. Buna mukabil teist düşünürler ise alemdeki kötülüğün Tanrı'nın mutlak mutlak iyiliğine ve kudretine halel getirmediğini temellendirme girişiminde olmuşlardır. Orta Çağ'da Augustine, Farabi, İbni Sina, Gazali, İbni Rüşd, İbni Meymun ve Thomas Aquinas gibi birçok teist düşünür kötülüğün, Tanrı'nın mutlak kemal ve kudretine halel getirmediğini ortaya koymaya çalışmışlardır. Bu çalışmamızda İslam düşüncesinden büyük ölçüde etkilenmiş olan Yahudi düşünür İbni Meymun'un konuya ilişkin yaklaşımını ortaya koyarak değerlendirmeye çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2017 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 65 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.