In his works, Mawlana deals with the concept of intellect on a wide scale by subjecting it to criticism.
Although it expresses in every occasion that the reason is inadequate in love and metaphysical
universe, in some places it does not neglect to emphasize the importance of the reason. The reason
is a supreme being that God created before the two universes. The reason is guiding; openers, guide,
understanding, memorises, remembers and recognises. It is the preventer man from guilty, wrongdoing
and bad situations. Because of such an important function, the reason is the bases of religion.
It is essential in existence to find the Hakk. The means of this are reason, love, and knowledge. However,
as the reason is limited, in gaining the perception of the absolute truth the reason is not enough,
and love is necessary. The reason is like shadow and love is like the sun.
Mawlana, standing on the point of good use of reason, he always advices to acquire both the reason
and religion as a guide. From the examples he gives, the features of those who use the reason and
those who do not use it are obvious.
In order to use the reason properly, it is necessary to know the obstacles in front of it and to know how
they are trapped in thinking healthy reasons. Knowing and being careful about the obstacles and traps
such as ignorance, suspicion, gaffing, imitation, haste, intolerance, breathing, fury and lust, feelings
and ambitions, imagination and delusion, envy and arrogance are signs of good use of intelligence.
If you do not use it well, it means knowing these obstacles and traps in front of your reason and
ignoring them.
Mewlana, Reason, Love, to use reason to not use of reason in good mistake.
Mevlânâ, eserlerinde, akıl kavramını geniş boyutta ve kritiğe tabi tutarak ele almaktadır.
Aklın aşk sahasında ve metafizik âlemde yetersiz olduğunu her fırsatta dile getirmesine
rağmen yer yer aklın önemini vurgulamayı ihmal etmez. Akıl, Allah’ın iki âlemden de önce
yarattığı yüce bir varlıktır. Akıl kılavuzdur; ön açar, yol gösterir; anlar, beller, hatırlar ve
tanır. O, insanı yanlıştan, eğriden ve kötüden men eder. Bu gibi önemli fonksiyonundan
dolayı akıl dinin esasıdır.
Varlıkta asıl olan Hakk’ı bulmaktır. Bunun vasıtaları ise akıl, aşk, bilgidir. Ancak, Aklın gücü
sınırlı olduğundan, Mutlak hakikati idrakte akıl yeterli değil aşk gereklidir. Akıl gölge, aşk
güneş mesabesindedir.
Aklı iyi kullanmanın gereği ve önemi üzerinde duran Mevlânâ, daima aklı ve dini kılavuz
edinme tavsiyesinde bulunur. Verdiği örneklerden, aklını iyi kullananların ve kullanmayanların
özellikleri açığa çıkmaktadır.
Aklı iyi kullanmak için onun önündeki engelleri tanımak ve bunların aklın sağlıklı düşünmesine
nasıl tuzak oluşturduklarını bilmek gerekir. Cehalet, zan, gaflet, taklit, acelecilik, tahammülsüzlük,
nefse uyma, hiddet ve şehvet, hisler ve hırslar, hayal ve vehim, haset ve kibir
gibi engel ve tuzakları bilip bunlara karşı dikkatli olmak aklı iyi kullanmanın göstergesidir.
Aklı iyi kullanmama ise, aklın önündeki bu engel ve tuzakları bilip bunları dikkate almamak
demektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 70 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.