Etik coşku ile ekonomik nesnelliğin birlikte harmanlandığı sivil toplum yapılanmasıyla hayâtiyet bulan İskoç Aydınlanması insanlık tarihini önemli derecede etkilemiştir. Yerleşik pek çok şeyin devre dışı bırakılmasına neden olan bu dönem, insan ve evrensel insan doğası bilimi ile birlikte tarihin yeniden kurgulanmasına neden olarak günümüz yaşamının ağırlık merkezini de önemli ölçüde belirlemiştir. Bu bağlamda çalışmamız, söz konusu paradigmayı ve buna bağlı rafine davranışları nezaket (politeness) kavramı üzerinden ele almayı amaçlar. İskoç Aydınlanma geleneğinde nezaket, yüksek ideallere dayalı geleneksel hiyerarşik toplumlardan farklı olarak “ben ve başkası” arasındaki geçerli ilişkinin eşitlikçi ve sosyal formunu temsil eder. Bu bağlamda nezaket ile ben ve başkası arasındaki ilişki etik bir diyalog üzerine kurulur. Kamusal alanda başkası ile “Nasıl yaşamalıyız?” sorusunun cevabının aranmasında oldukça önemli bir yere sahip nezaket Batı toplumları için gündelik davranış formundan çok daha fazlasını içererek yeni dünya görüşü ve buna bağlı medeniyete giden yolun habercisi olmuştur. Nihayetinde ben ve başkası ilişkisi bakımından eşitliğe dayalı yeni bir ethos inşa edilmiştir. Fakat yeni durumun pek çok fırsatı beraberinde getirdiği görülse de yaşamın etik senfonisini dengeleyecek sağduyuyu oluşturmada vadettiği gerekli başarıyı sağladığını söylemek mümkün görünmemektedir.
Abstract
The Scottish Enlightenment, which came to life with the structuring of civil society in which ethical enthusiasm and economic objectivity were blended together, had a significant impact on human history. This period, which caused many settled things to be disabled, also determined the centre of gravity of today's life to a great extent by causing the restructuring of history together with the science of human and universal human nature. In this context, our study aims to deal with the paradigm and related refined behaviours through the concept of politeness. In the Scottish Enlightenment tradition, unlike traditional hierarchical societies based on high ideals, courtesy represents the egalitarian and social form of the prevailing relationship between "me and the other". In this context, the relationship between courtesy and self and someone else is built on an ethical dialogue. Courtesy, which has a very important place in the search for the answer to the question of “How should we live?” with someone else in the public sphere, includes much more than the form of daily behaviour for Western societies, and has been the harbinger of the new world view and the road to civilization depending on it. Ultimately, a new ethos based on equality has been constructed in terms of the self-other relationship. However, although it seems that the new situation brings many opportunities, it does not seem possible to say that it has achieved the necessary success it promised in creating the common sense that will balance the ethical symphony of life.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 6 Ağustos 2023 |
Gönderilme Tarihi | 4 Mart 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 77 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.