Leibniz’e göre özgürlüğün iki anlamı ve üç koşulu vardır. Özgürlük hem sınırlamanın hem de zorunluluğun yokluğu anlamlarına gelir. Kendiliğindenlik, olumsallık ve akıl ilkeleri ise özgürlüğün gerekli koşullardır. Literatürde ağırlıklı olarak bu üç koşulun ayırt etme gücü tartışılmış, özgürlüğün koşulları ve anlamları arasındaki ilişkinin doğası sorunuysa aynı düzeyde ilgi görmemiştir. Bu çalışmada öncelikle özgürlüğün üç koşu incelenecek ve bu koşulların özgürlüğün iki anlamıyla bağlantıları ortaya konulmaya çalışılacaktır. İkinci olarak, Lebiniz kendi dizgesinde özgürlüğün her iki anlamıyla da yeri olduğunu gösterdiğine inanır. Öncelikle özgürlük sınırlamanın yokluğu olarak ele alındığında, önceden kurulmuş uyum ilkesi gereği dizgede tözler arasında hiçbir etkileşime, dolayısıyla belirlenime izin olmadığından özgürlüğün maksimum düzeye çıktığını söylemek yanlış olmayacaktır. Fakat özgürlüğü ikinci anlamıyla, zorunluluğun yokluğu olarak düşündüğümüzde ise neredeyse tam tersi; minimum seviyede özgürlük durumu ortaya çıkar. Leibniz’in ontolojisinde tanrının en iyi ilkesine göre olası dünyalar arasından seçip; yeter sebep ilkesiyle birbirine bağladığı olaylar serisi olarak yarattığı dünyada katı bir zorunluluk hâkim görünmektedir. Leibniz bu sorunu, zorunluluk ve kesinlik arasındaki ayrımı vurgulayıp, farklı zorunluluk türleri tanımlamak gibi pek de kabul görmemiş girişimlerle aşmaya çalışır.
Leibniz özgürlük belirlenimcilik kendiliğindenlik olumsallık akıl
According to Leibniz, there are two meanings and three conditions of freedom. Freedom means absence of both constraint and necessity. Spontaneity, contingency and reason on the other hand, are the necessary conditions of freedom. In the literature, the demarcating power of these three conditions has been mostly discussed, but the problem of the relation between these three conditions and two senses of freedom did not get equal attention. Firstly in this study, the three conditions of freedom will be analyzed and the connection of these with the two senses of freedom will be attempted to be depicted. Secondly, Leibniz believes that he has shown that there is room for freedom in both senses in his system. If freedom is taken primarily as the absence of constraint and restraint, depending on the principle of pre-established harmony which does not allow nay interaction between substances, it would not be wrong to argue that freedom in his system is included at maximum level. However if we take freedom in the second sense; as the absence of necessity, almost an opposite picture of things - freedom at minimum- emerges. A strict necessity prevails in the world that god have chosen to create according to principle of best among others, as a series of events connected by the principle of sufficient reason. Leibniz tries to overcome this difficulty by attempts that are not widely accepted like; emphasizing the difference between necessity and certainty or differentiating different kinds of necessities.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 2 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 77 - EK |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.