Bu çalışmanın konusu, yönetmenliğini Engin Ayça’nın yaptığı Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu (1991) adlı filmin, ölüm ve zaman kavramlarının merkeze alınarak çözümlenmesidir. Filme dair alan yazındaki boşluktan ileri gelen çalışmada, felsefi kavramlarla birlikte filmdeki göstergeleri, imgeleri, içeriği çözümlemek ve anlamlı bir bütün hâline getirmek amaçlanmaktadır. Göstergebilimsel yöntemin uygulandığı çalışmanın teorik çerçevesi için başta ölüm ve zaman olmak üzere; yabancılaşma, persona, pişmanlık gibi çeşitli kavramlar felsefi literatürdeki referanslarıyla irdelenmiştir. Ardından bu kavramlar, birer tema ve örüntü olarak da takip edilmiş ve filmin anlatısında yer alan; yan anlam, metafor, metonomi ve çatışkılar eşliğinde analiz edilerek, felsefi kavramların filmin içeriğindeki tezahürleri araştırılmıştır. Araştırmaya göre; Cemal Bey’in ölüm haberinin Leyla Hanım için, Karl Jaspers’in ifadesiyle âdeta bir sınır durum niteliği taşıdığı görülmüştür. Martin Heidegger’in söylediği gibi, Leyla Hanım ölümle karşı karşıya geldiğinde kendisinin kim olduğunu, gayrisahih varoluşunu da sorgulamaya başlamıştır. Yıllardır başkalarının kendisini tanımladığı bir personayla yaşadığını fark eden Leyla Hanım’ı yalnızca Cemal Bey, maskesinin ötesinde görmüştür. Ölüm haberinin ardından gündelik yaşamına karşı bir mesafe alan Leyla Hanım’ın filmde de daha otantik bir varoluşa doğru dönüşümü takip edilmektedir. Filmin hem biçimsel hem içeriksel anlamda parçaladığı çizgisel zaman modeliyle birlikte takip edilen bütünsel zaman anlayışı ve ‘şimdi’ye eklemlenen geçmiş ile edimselleşen anı-imgeler ise anlatı boyunca Bergsoncu süre ve bellek izleklerinin takip edilmesini sağlayan unsurlardır. Sonuç olarak makalede, filmin içeriğinin felsefi bir çözümleme için hem uygun bir zemin sunduğu hem de zengin bir okumayı sağladığı gösterilmektedir..
The subject of this study is an analysis of the director Engin Ayça’s film It Was Cold and Raining (Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu, 1991) by focusing on the concepts of death and time. This study stems from a gap in the literature on this film and aims to analyze the signs, images, and content in the film using philosophical concepts to make a meaningful whole. The study applies the semiotic method and analyzes through a theoretical framework various concepts such as death and time, alienation, persona, and regret based on their references in the philosophical literature. The study then follows these concepts as themes and patterns; analyzes them in the film’s narrative through connotations, metaphors, metonymies, and conflicts; and investigates the manifestations of philosophical concepts in the content of the film. According to the research, the news of Cemal Bey’s death in the film was observed to be, as Karl Jaspers would say, a limit situation (‘grenzsituation’) for Leyla Hanım. As Martin Heidegger would say, when Leyla Hanım was confronted with death, she started to question who she was and her inauthentic existence and realized that she had been living with a persona defined by other people for years and years. Only Cemal Bey had seen Leyla Hanım behind her mask. Leyla Hanım distanced herself from her everyday life after the news of his death, and the film then follows her transformation toward a more authentic existence. The holistic understanding of time that is followed, as well as the linear time model the film disintegrates both formally and contextually and the memory images that are actualized with the past articulated to the present are the elements that enable the Bergsonian duration (‘durée’) and memory themes to be followed throughout the narrative. In conclusion, the article shows how the content of the film provides a variety of readings for philosophical analysis.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Ekran Medyası |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |