İtikadî-siyasî mezheplerin, fikirlerini Kur’ân ve Sünnet’e onaylatma gereği duydukları ve duruşlarını tahkim etmek için nassları görüşlerinin yardımına çalıştıkları bir gerçektir. Mezhebin kendi yorumunu nasslara dayandırması, Kur’ân ve Sünnet’e onaylatması tabiî bir hâdisedir. Ancak problem teşkil eden husus, mezhebin kendi yorumunu “mutlak hakikat” kabul edilip hakikatin tümünün kendi tekelinde olduğunu savunmaya başlaması ve böylece mezhebî yorumu din yerine ikame ederek kendi dışındaki bütün mezhepleri “din dışı” ilan etmesi ve İslâm dairesinin dışına çıkarmaya çalışmasıdır. Nassları kendi mezhebi görüşleri doğrultusunda yorumlayan ve yaptıkları yorumu “mutlak hakikat” kabul eden mezheplerin başında Hâricîler, Şîa ve Mu’tezile gelmektedir. Bu mezhepler kadar aşırı dozda olmasa da Ehl-i Sünnet mensuplarının da zaman zaman kendi mezhebî yorumlarını hakikatin yegâne ölçüsü ilan ettikleri dikkatlerden kaçmamaktadır. Her ne kadar Sünnî âlimler, teoride Ehl-i kıbleden saydıkları mezhep mensuplarını Müslüman kabul etmiş ve onları İslâm dairesinin dışına çıkarmayıp kardeş saymış olsalar da pratikte tersi bir tutum takınmışlardır. Ehl-i Sünnet’in, diğer mezhepleri “ehl-bid’at” veya “ehl-i dalâlet” gibi tanımlamalarla kategorize ettiği, sapkın ilan ederek tekfir ettiği ve böylece İslâm dairesinin dışına çıkardığı birçok örnek gösterilebilir. Bu makalede kendi yorum biçimlerini hakikatin tek ölçüsü kabul edip din yerine ikame eden mezheplerin görüşlerinden örnekler aktarılacak ve bu tutumun negatif yönlerine işaret edilecektir
It is a fact that the sects felt the need to verify their standpoints via Qur’an and the Sunnah, and to strengthen their views, they have tried to interpret Qur’an and Sunnah texts in the direction of their own perspectives. Its only natural for a sect to base its interpretation on Qur’an and Sunnah. The problematic point occurs when a sect regards its own interpretation as the absolute truth and starts to act like it owns the monopoly of truth. Thus, the sect’s interpretation starts to be taken as a religious principle and that particular sect labels other sects as “non-religious” by trying to make them seen as outside of Islam. Kharijite, Shia and Mu’tazilah are the foremost among the Islamic sects which interpret Quranic verses according to their own ends and acknowledge their interpretation as the “absolute truth”. Although not as extreme as these sects, scholars of the Ahl al-Sunnah also occasionally declare their own sectarian interpretations as the only measure of truth. Although Sunni scholars accepted other sects as Muslims and regarded them as brothers in theory, they practically opposed them. Many examples can be shown that the Ahl al-Sunnah categorized other sects with definitions such as “ahl-bidat “ or “ahl-dalalat” declaring it as a heretic and thus taking it out of the Islamic circle. In this article, examples from the views of the sects which accept their own forms of interpretation as the only measure of truth and substitute for religion will be presented and negative aspects of this attitude will be pointed out
Sect Sectarian Interpretation Absolute Truth Repetition Non-Religious
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 24 Sayı: 1 |
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.