Bütün varoluşçu filozoflar gibi, bireyi merkeze alan Sartre, bireyin kendi özünü oluşturma sürecinde
Kierkegaard’tan ayrılır. Sartre’ın bireyi, bu dünyaya atılmış olduğundan, kendi başınadır. Bu yüzden kendi
özüyle ilgili her şeyi, kendine dayanmaktadır. Bunun getirdiği ağır sorumluluk altında ezilen birey,
varolduğu andan itibaren bulantı duygusuyla karşılaşmaktadır. Kierkegaard’ın düşüncesi, irrasyonel,
varoluşçu ve bireycidir. Kierkegaard’a göre, varoluşçuluk, bizzat somut olan insanın yaşamıdır. Kierkegaard,
varoluş düşüncesinde insana odaklanarak, insanın kendi özünü, özgür seçimleri ile ortaya koyduğunu ileri
sürer. İnsan kendini gerçek anlamda Tanrı’ya yönelerek inanç vasıtasıyla gerçekleştirebilir. Bu makalede,
J.P.Sartre ve S. Kierkegaard’ın varoluşçuluk üzerine düşünceleri karşılaştırmalı bir biçimde ortaya konmaya
çalışılmıştır.
Bölüm | Sosyoloji |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2016 |
Gönderilme Tarihi | 4 Şubat 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 23 Sayı: 2 |