While Freud defines a human as being governed by libido and unconscious, Kant says a human has physical desires and needs but also a reason to resist these and s/he should depend on his/her reason. According to Freud, subject is mostly the It, otherwise called unconscious. Kant, on the other hand, wishes to replace the subject governed by unconscious with the being who can make rational choices. For Freud the child wishes to kill his/her own kind by feeling a special kind of love for his/her parent of opposite sex in the oidipal period. However, due to feelings of fear and love together, the childs learns to postpone his/her lusts and retort to more suitable love objects by making the first give up in life. The child who ends up identifying with the parent of the same sex makes up the super ego which is an ethical category in himself/herself. Although Freud thinks that oidipus complex can be overcome by identifying with that of the same sex , oidipal examination is considered to be experienced again and again with men and women who might possibly be a mother or father in future years. In such a case , Kant's task ethics makes us a call and tells us to realise what we had given up years ago with feelings of fear through arational choice
Lust unconscious reason autonom happiness ontological change castration ethic
Freud insanı "libido" ile "bilinç dışı"nın yönettiği bir varlık olarak tanımlarken Kant insanın bedensel arzu ve isteklerinin olduğunu ancak bunlara direnebilen bir akılının da olduğunu ve onun kendi aklına güvenmesi gerektiğini söyler. Freud'da özne büyük oranda "O" diye adlandırdığı "bilinç dışı"dır. Kant bilinç dışının yönettiği öznenin yerine rasyonel tercihler yapabilen "akıllı varlığ"ı koymak ister. Freud'a göre çocuk "oidipal dönem"de karşı cinsten ebeveynlere özel bir tür sevgi besleyerek hemcinsini öldürmek ister. Ancak korku ve sevgi karışımı duygulardan ötürü çocuk ilk vazgeçişini burada yaparak hazlarını ertelemeyi ve daha uygun sevgi nesnelerine yöneltmeyi öğrenir. Bu durumdan kendi cinsinden olan ebeveynle özdeşleşerek çıkan çocuk kendi içinde ahlaki bir merci olan "süper egoyu" oluşturur. Freud "oidipus kompleksi"nin özdeşleşme ile çözülebileceğini düşünse de "oidipal" sınavın bizim ileriki yaşamımızda göz ucuyla da olsa bize anne yada baba olarak görünen kadın ve erkeklerle yeniden ve yeniden yaşandığı düşünülmektedir. İşte böylesi bir durumda Kant'ın "ödev ahlakı" bize çağrı yapar ve yıllar önce korkuyla yaptığımız vazgeçişi şimdi rasyonel bir tercihle yapmamızı buyurur. Fakat bu tartışma daha ileri götürüldüğünde Kant, tercih durumunda kalan bireyin kendi içsel doğası ile çatışma durumundan çıkamayacağını söyler. O, buradaki ikilikten insan doğasında yapılacak bir evrimle çıkılabileceğini söyler. Bu makalede, bedensel bir dönüşümle gerçekleşen evrim, ontolojik bir dönüşüm olarak ele alınacak ve bitimsiz bir mutluluğun ancak bu koşul altında mümkün olacağı tartışılacaktır
Anahtar kavramlar: Haz bilinç dışı akıl otonomi mutluluk ontolojik dönüşüm kastrasyon etik
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Sayı: 19 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.