In this study, moving from discussion about the origin of the work of art, it is dealt with the art as an experience. This is approached in two respects. Firstly, it is focused that how seen art when it is restricted with the creative experience of artist. In this respect, it is referenced to Heidegger’s discussion about the essence of art. Secondly, it is tried to answer whether the receptive experience is artistic. In this respect, it is referenced to Dewey and particularly Adorno. This study, in terms of the origin of art, is based on Hegel’s assertion that the art has two distinct forms as an experience. In his the first form, art enhances to the self-consciousness and in the second, it collectivizes self-consciousness of individuals. Moving from this assertion, this study tries to show that the origin of art is raised in the creative experiences with his first form and in the receptive experiences with his second form. The origin of art, which those two forms of the experience of art based on, is historical because it gives a life to a constant thing and is mythical because it exposes a hidden thing. In conclusion, this study deals with how the transformation of the experiences of art to the experiences of reproduction, is effected the relation between art and his origin
Heidegger Dewey Adorno creative experience receptive experience self-consciousness life.
Bu çalışma, sanat eserinin kökenine ilişkin tartışmadan hareketle, sanatın nasıl bir deneyim olduğunu incelemeyi amaçlamaktadır. Buna iki açıdan yaklaşan, bu çalışma, ilk olarak, sanatçının yaratma deneyimiyle sınırlandığında, sanat deneyiminin nasıl göründüğüne odaklanmaktadır. Bu bakımdan Heidegger’in sanatın özüne ilişkin tartışmasına gönderimlerde bulunmaktadır. İkinci olarak alımlama deneyiminin, sanatsal bir deneyim olup olmadığı sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu bölümde de Dewey ve ağırlıklı olarak Adorno’ya referansla, bu soruya olumlu yanıt verilmektedir. Bu çalışma, Hegel’in sanatın kökeni konusunda, onun öz-bilinci yükselten ve başkasının öz-bilinciyle ortaklaştıran iki farklı boyuta sahip olduğu iddiasına dayanmaktadır. Buradan hareketle, sanatın bu kökeninin, yaratma deneyiminde, öz-bilinci yükselten bir işlevle; alımlama deneyimindeyse öz-bilinçleri ortaklaştıran bir işlevle ortaya çıktığı gösterilmektedir. Sanat deneyiminin bu ikili işlevinin dayandığı köken, durağan bir şeye canlılık verdiğinden tarihsel; gizli olan bir şeyin açığa çıkmasını sağladığından mitseldir. Son olarak, sanatsal deneyimin, yeniden üretim biçimine dönüşmenin, sanat ile kökeni arasındaki ilişkiyi nasıl bozduğu ele alınmaktadır
Heidegger Dewey Adorno yaratma deneyimi alımlama deneyimi öz-bilinç yaşam.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 24 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.