In this article, the political philosophy of the famous Scottish philosopher David Hume is examined in the context of its ethical and epistemogical foundations. As it is known, although Hume was an enlightenment philosopher, he took an attitude in opposition to the basic acceptances of enlightenment on many issues. We can easily see the clear traces of this attitude in the details of his views on morality. Unlike the rationalist and universalist moral philosophy of his contemporaries, he is an important representative of an emotion-based and benefit-oriented moral understanding that he tries to explain with psychological and anthropological concepts. In this connection, it can be said that with the concept of emotion that he placed on the basis of morality, he has drawn the general framework and principles of Bentham and Mill's utilitarianism with his emphasis on utility, as he has made important contributions to the emotional understanding of morality that emerged after him and found strong expression in the twentieth century. In addition, he places the benefit, which he uses as a central concept of morality, at the basis of his social doctrine and proposes the restructuring of the whole political and legal structure on the basis of utility and conventions. Here, in this study, we will try to analyze how he moved from an emotional moral to a utilitarian social doctrine.
Bu makalede ünlü İskoç filozof David Hume’un siyaset felsefesi etik ve epistemolojik temelleri bağlamında incelenmektedir. Bilindiği üzere Hume bir aydınlanma filozofu olmasına rağmen birçok konuda aydınlanmanın temel kabullerine muhalif bir tavır takınmıştır. Bu tavrın açık izlerini onun ahlaka ilişkin görüşlerinin detaylarında da rahatlıkla görmekteyiz. O çağdaşlarının akılcı ve evrenselci ahlak tasarımlarının aksine, psikolojik ve antropolojik kavramlarla açıklamaya çalıştığı duygu temelli ve fayda odaklı bir ahlak anlayışının önemli bir temsilcisidir. Bu münasebetle ahlakın temeline yerleştirdiği duygu kavramı ile, onun, kendisinden sonra ortaya çıkan ve özellikle de yirminci yüzyılda güçlü bir şekilde ifadesini bulan duygucu ahlak anlayışlarına önemli katkılarda bulunduğu gibi, faydaya yaptığı vurgu ile de Bentham ve Mill’in faydacılığının genel çerçevesini ve ilkelerini çizdiği söylenebilir. Ayrıca o, ahlakın merkezi bir kavramı olarak kullandığı faydayı, toplumsal öğretisinin de temeline yerleştirmekte ve bütün siyasal ve hukuksal yapının fayda ekseninde ve konvansiyonlar zemininde yapılandırılmasını önermektedir. İşte biz de bu çalışmamızda onun duygucu bir ahlaktan faydacı bir toplumsal öğretiye nasıl geçtiğinin bir çözümlemesini yapmayı deneyeceğiz.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 28 Eylül 2020 |
Kabul Tarihi | 15 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 30 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.