The theory of moderation, which states that morality can be achieved through moderate actions that occur by balancing the forces of the soul located in the middle of excess and deficiency, is in a central position in both Greek and Islamic thought. Al-Farabi is more Aristotelian in his theory of moderation than other philosophers, and he put forward a new perspective that goes beyond it. It focuses on the issue of moderation in the context of concepts (appreciation, quantity and criterion), which we think are of great importance in terms of Al-Farabi's moral thought. Fârâbî specifically stated that the middle point in morality, expressed by the concepts of moderation and mediocrity, should not be understood as a fixed point in the mathematical sense, in a way that would influence the moral thinkers who would come after him. He discussed the concept of moderation according to his relative theory. He explained the issue with the analogy of temperance and health, pointing out that just as the principles that ensure the health of the body are revealed by medical science, the principles that bring the moral structure of the human being to the point it needs to reach should also be determined and developed under a discipline.
Ahlakın, aşırılık ve eksikliğin ortasında yer alan, nefsin güçlerinin dengelemesiyle ortaya çıkan mutedil eylemlerle elde edilebileceğini ifade eden itidâl teorisi gerek Yunan gerek İslam düşüncesinde merkezi bir konumdadır. Fârâbî itidâl teorisinde diğer filozoflara göre daha Aristotelesçidir ve onu aşacak şekilde yeni bir perspektif ortaya koymuştur. Fârâbî’nin ahlak düşüncesi bakımından büyük bir önem haiz olduğunu düşündüğümüz takdir, mikdâr ve mi’yâr kavramları bağlamında itidâl konusuna eğilmiştir. Fârâbî, kendisinden sonra gelecek olan ahlak düşünürleri etkileyecek şeklide; ahlâkta itidâl ve vasat kavramlarıyla ifade edilen orta noktanın matematiksel anlamda sabit bir nokta olarak anlaşılmaması gerektiğini özellikle belirtmiştir. İtidâl kavramını izafi teorisine göre ele almıştır. Bedenlerin sıhhatini sağlayan ilkelerin tıp bilimi ile ortaya konması gibi, insanın ahlâkî yapısını ulaşması gereken noktaya getiren ilkelerin de bir disiplinin altında tayin edilmesi ve geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek mevzuyu itidâl sağlık analojisi ve itidâl eğitim ilişkisi ile izah etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Felsefesi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 9 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 39 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.