KTB yetkililerinin konuşmalarına bakarsanız Türkiye baştan başa bir açık hava müzesi. Türkiye bir müzeler cenneti. Ancak; AB ülkeleri, Rusya Federasyonu, Güney Kore, Japonya, Çin ve Azerbaycan’daki müzeleri görmeden bu sözlere kolaylıkla inanabilirsiniz. Belçika’daki dantel, Fransa’daki ayakkabı, Portekiz’deki araba (motorlu taşıtlar değil) müzeleri bile görüşlerinizi değiştirmeye yeter. Türkiye gerçekten de taşınır, taşınmaz kültürel varlıklar bakımından dünyanın en farkındalık yaratan müzelerini kurma imkânlarına sahiptir. Sadece çağdaş müzecilik anlayışını kavrayamamıştır. Arkeoloji müzeleri ve ören yerleri bakımından iyi bir noktada bulunduğumuza şüphe yoktur. Ancak, halk kültürü müzeciliğinde, bunca zenginliğe rağmen çok geride olduğumuzu söylemek zorundayız. Oysa, ülkemizin tanıtımında sıkça ya doğrudan halk kültürü ürünlerine (el sanatları, mutfak kültürü, halk oyunları, halk müziği, gölge oyunu gibi) ya da bunların yorumlanmış şekillerine başvuruyoruz.
Bu makalede, bir bölümünü KTB folklor ve güzel sanatlar birimlerindeki idari görevlerimiz sırasında çoğunu da emekli olunca (1998) kendi bütçemizle gezdiğimiz 38 ülkede (bunların içinde İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz, Macaristan, Romanya, Yunanistan, Rusya Federasyonu, Güney Kore, Mısır, Irak, İran, Azerbaycan, Özbekistan önemli) gezdiğimiz müzelerden ilham alarak bazı tespitlerimizi sunmak istiyoruz. Halk kültürü müzeciliği konusundaki bazı makalemizin künyeleri Yararlanılan Kaynaklar bölümünde verilmiştir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 PROF. DR. H. FERİHA AKPINARLI ARMAĞAN SAYISI |