Dini inanç ve ritüellerin varlığı neredeyse insanlığın kendisi kadar eskidir. İnsanlık tarihinin ilk günlerinden itibaren dini ritüeller, çeşitli kültürel ve sanatsal ifadelerin şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, ilk tiyatro performanslarının dini ritüellerden kaynaklandığına, manevi inançların ve toplu ibadetin uzantısı veya tezahürü olarak hizmet ettiğine inanılmaktadır. Örneğin, antik Yunan ve Roma'nın ilk tiyatro gelenekleri, büyük ölçüde Dionysos gibi tanrıları onurlandıran dini festivaller ve törenlere dayanıyordu. Benzer şekilde, genellikle Hıristiyan temaları etrafında dönen İngiltere'deki ortaçağ draması, inancın günlük yaşamdaki merkezi rolünü yansıtarak, dönemin dini bağlamından büyük oranda etkilenmiştir. Bu dinsel esinli dramalar arasında, ortaçağ İngiltere'sinde ahlak oyunları özellikle popüler olmuş, anonim bir eser olan "Everyman" (1510) en önemli örneklerden biri olarak öne çıkmıştır. "Everyman", Hıristiyan değerlerine uygun olarak doğru bir yaşam sürmenin önemini aktaran derin ahlaki mesajıyla ünlüdür.
Öte yandan, Türk destan derlemesi Dede Korkut Kitabı’nda yer alan "Deli Dumrul" hikâyesi de kahramanlıklara odaklanmasına rağmen güçlü bir ahlaki anlatı içermektedir. Kökleri Türk-İslam edebiyatına dayanan bu hikaye, baş karakterin yolculuğu etrafında şekillenir ve nihayetinde dindarlık, tevazu ve ilahi iradeye itaat temalarını vurgular. Dolayısıyla bu çalışma, İngiliz Ortaçağ Hıristiyan edebiyatından "Everyman" ile Türk-İslam edebiyatından "Deli Dumrul" hikâyelerinin karşılaştırmalı bir ahlaki analizini sunmayı amaçlamaktadır. Her iki hikaye de ahlaki bir mercekle değerlendirildiğinde, farklı kültürel ve dini kökenlerine rağmen, okurlarına oldukça benzer mesajlar ilettikleri ortaya çıkmaktadır. Her iki anlatı da içinde yaşadığımız dünyanın, insanların erdemli eylemler ve Tanrı'ya sarsılmaz inanç yoluyla değerlerini kanıtlamaları gereken bir sınav alanı olduğunu öne sürmektedir. Nihai kurtuluşun ve öbür dünyadaki ebedi huzurun ancak Tanrı'nın üstünlüğünü kabul eden, doğru yaşayan ve kendini iyi işlere adayanlar tarafından elde edilebileceğini vurgularlar. Dahası, bu öykülerde yansıtıldığı üzere, hem Hıristiyanlık hem de İslam dini, bu geçici dünyada neyin doğru neyin yanlış olduğuna dair çarpıcı biçimde benzer bir ahlaki bakış açısını paylaşmaktadır. Dolayısıyla, "Everyman" ve "Deli Dumrul" farklı dini geleneklerin ürünleri olmakla birlikte, hem Hıristiyanlık hem de İslam'ın etik öğretileriyle uyumlu evrensel mesajın altını çizerek, insan ahlakının kültürel ve dini sınırları aştığı fikrini pekiştirmektedir.
The existence of religious beliefs and rituals is almost as old as humanity itself. From the earliest days of human history, religious rituals have played a crucial role in shaping various cultural and artistic expressions. Unsurprisingly, the first theatre performances are believed to have originated from religious rituals, serving as extensions or manifestations of spiritual beliefs and communal worship. For instance, the early theatrical traditions of ancient Greece and Rome were deeply rooted in religious festivals and ceremonies, honoring gods like Dionysus. Similarly, medieval drama in England, which often revolved around Christian themes, was heavily influenced by the religious context of the time, reflecting the central role of faith in everyday life. Among these religiously inspired dramas, morality plays became particularly popular in medieval England, with the anonymous work "Everyman" (1510) standing out as one of the most significant examples. "Everyman" is renowned for its profound moral message, conveying the importance of living a righteous life in accordance with Christian values. On the other hand, "Deli Dumrul," a story from the Turkish epic collection The Book of Dede Korkut, also contains a strong moral narrative, despite its focus on heroic exploits. This tale, rooted in Turkish-Islamic literature, is centered around the titular character’s journey, which ultimately emphasizes themes of piety, humility, and obedience to divine will. Therefore, this study aims to provide a comparative moral analysis of "Everyman" from English Medieval Christian literature and the story of "Deli Dumrul" from Turkish-Islamic literature. Upon evaluating both stories through a moral lens, it becomes apparent that, despite their distinct cultural and religious origins, they convey remarkably similar messages to their audiences. Both narratives suggest that the world we inhabit is essentially a testing ground, where human beings must prove their worth through virtuous deeds and unwavering faith in God. They stress that ultimate salvation and eternal peace in the afterlife can only be achieved by those who recognize God's supremacy, live truthfully, and commit themselves to good deeds. Moreover, both Christianity and Islam, as reflected in these stories, share a strikingly similar moral outlook regarding what constitutes right and wrong in this transient world. Thus, "Everyman" and "Deli Dumrul," while products of different religious traditions, underline the universal message that aligns with the ethical teachings of both Christianity and Islam, reinforcing the idea that human morality transcends cultural and religious boundaries.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Türk İslam Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 4 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 3 |