DOI: 10.26650/forestist.2018.396995
Turkey, which is located in an ecological
transition zone between subhumid Southern Europe and the arid Middle East, has
a long history of land use and civilization. Pressure from expanding human
populations, intensified animal production, and transhumant movements in
particular, are leading to the complete denudation of many areas of central
Turkey (Central Anatolia), with soil erosion emerging as the primary concern. A
mountainous topography and semiarid climatic conditions exacerbate the threat
of soil erosion and have limited the success of efforts to restore degraded
lands. Although afforestation efforts have increased, rangeland areas dominated
by shrub and grass species have decreased. Remnant rangeland areas continue to
experience overgrazing and severe losses in productivity. Forest remmants and
archeological studies indicate that, due to human use, Central Anatolia has
lost its original native vegetation, including pine and oak species, and has
assumed anthropogenic steppe characteristics. For this reason, the restoration
emphasis has been on tree species, without any consideration for shrub or grass
species that could help to stabilize soils in denuded and degraded landscapes.
In this article, we discuss the socioeconomic and environmental limitations of
the natural revegetation of rangeland areas, and the need for restoration
efforts with a focus on shrub and grass species in areas vulnerable to high
rates of soil erosion.
Land degradation Anatolian steppe rangeland rehabilitation overgrazing
DOI: 10.26650/forestist.2018.396995
Çok uzun ve eski bir arazi kullanım
tarihine ve uygarlaşmaya sahip Türkiye, yarı nemli güney Avrupa ile kurak
Ortadoğu arasında geçiş zonunda yer almaktadır. İnsan nüfusu ve hayvansal
üretim artışının yaratttığı baskı, özellikle yayla yaklaşımı, erozyona sebep
olarak İç Anadolu’da vejetasyonun kaybına ve arazinin çıplak kalmasına yol
açmaktadır. Dağlık topoğrafik yapı ve yarıkurak koşullar toprak erozyonu
tehdidini hızlandırmakta ve bozuk alanların restorasyonunun başarılı olmasını
kısıtlamaktadır. Ülkemizde ağaçlandırma faaliyetleri artarken, otsu ve çalı
türlerinin baskın olduğu mera alanları azalmıştır. Mevcut mera alanları sürekli
otlatılmaya maruz kalmakta ve verimlerinde kayıplar meydana gelmektedir. Orman
kalıntıları ve arkeolojik çalışmalar, İç Anadolu’nun insan kullanımından dolayı
içerisinde çam ve meşe türlerinin de yer aldığı doğal vejetasyon örtüsünü
kaybettiğini ve antropojen step özelliği kazandığını göstermektedir.
Restorasyon çalışmalarında ağırlık, bozuk ve çıplak alanlardaki toprakları
stabil hale getirecek çalı ve otsu türler yerine ağaç türlerine verilmektedir.
Bu makalede, mera alanlarının doğal çalı ve otsu türlerle bitkilendirilmesini
kısıtlayan sosyo-ekonomik ve çevresel faktörler açıklanarak yüksek derecede
erozyona uğrayabilecek alanlardaki otsu ve çalı bitki türlerine restorasyon
faaliyetlerinde duyulan ihtiyaç konusu tartışılmıştır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Orman Endüstri Mühendisliği |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 68 Sayı: 2 |