XVIII. ve XIX. asırlarda ölçülebilir yöntemlerle doğru bilgilere ulaşılabileceği ve bu
doğru bilgi ile de toplumsal yaşamın düzenlenebileceği inancıyla Batı Avrupa’da ortaya
çıkan bilimsel hareketler doğa, yerküre, insan ve çevresinin sırlarının gün yüzüne çıkarılmasına
vesile olmuştur. Öte yandan o bilgiyle doğaya tahakküm etme ve onun sunduğu
imkân ve kaynakları değerlendirme çabaları, dünyanın ve özellikle Afrika kıtasının sömürgeleştirilmesine
doğrudan veya dolaylı olarak zemin hazırlayarak buna “meşruiyet”
kazandırmıştır. Zira felsefe ve antropoloji ile başlayan doğa ve beşeri bilimler çalışmaları,
ilk dönemde doğada ve yeryüzünde var olan canlı cinslerinin derlemesini yapmayı amaçlamışsa
da zaman içerisinde bu canlı cinslerinin sınıflandırılarak hiyerarşisinin düzenlenmesine
yönelmiştir. Pozitivizm akımının devreye girmesiyle, biyoloji ve sosyoloji bilimlerinde
kaydedilen gelişmelerle, artık toplumların hiyerarşik şekilde ırklara ayrılarak
birbirinden üstün oldukları ve birbirlerine karşı hak ve vazifeleri olduğu yönünde iddialar ortaya atılmıştır. Medeniyet bakımından ırkların en altında Afrikalı ırkın olduğunu savunan
bu bilimsel çalışmalar, sömürgecilik ideolojisini hukuken ve siyaseten meşrulaştırarak
XIX. yüzyılın sonlarında Afrika kıtasının medeniyet adına sömürgeleştirilmesine zemin
teşkil ettirilmiştir. Bu makalede, ağırlıklı olarak eski kaynaklara atıf yapan Fransızca
literatürden istifade edilerek makrotarih perspektiften XVIII. ve XIX. yüzyıllardaki söz
konusu bilimsel çalışmaların Avrupa sömürgeciliğine nasıl hizmet ettiği irdelenecektir.
In the 18th and 19th centuries, the scientific movements that emerged in Europe with
the conviction that knowledge can be obtained with measurable methods and social life
can be organized with correct knowledge, contributed to bring to light the secrets of nature,
the earth, man and his environment. On the other hand, the efforts to dominate nature
with this knowledge and to develop the resources it offers, have contributed directly or
indirectly to colonization by providing a kind of legitimation. Although the scientific
advances observed in the natural and human sciences were initially aimed at naming and
classifying the living species in nature and on earth, they later turned to the classification
and hierarchization of these species. Later a new theory of race emerged with the
introduction of the positivist movement and the development of biology and sociology.
According to this theory, societies were hierarchically divided into superior and inferior
races where the firsts have rights and duties towards the seconds. By arguing that the
African race would be inferior in terms of civilization, this theory and consequently these
scientific advances have legally and politically legitimized colonial ideology over time.
Thus, the colonization of the African continent in the name of civilization began in the
late 19th century. In this paper we will examine how scientific advances in the 18th and 19th
centuries served European colonialism through a macro historical perspective, by using
and referring mainly to ancient and recent French sources.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırmalar ve İncelemeler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Kabul Tarihi | 3 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 18 |