Öz
Dünyada toplumsal bilinçlenmenin sonucu olarak doğal kaynakları ve çevreyi koruyan, aynı zamanda insan sağlığını gözeten tarımsal uygulamalar son yıllarda daha fazla tercih edilmeye başlanmıştır. Tarımsal sürdürülebilirliğin sağlanmasında alternatif yöntemlerden biri olan organik tarım, ilk defa Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde uygulanmış, daha sonra diğer ülkelere yayılmıştır. Türkiye’de ise organik tarım, 1980’li yılların ortalarında Avrupalı ithalatçıların talepleriyle başlamıştır. Türkiye’de organik tarım alanı yıllar içinde artış göstermesine rağmen, toplam tarım alanı içindeki payı henüz çok düşük düzeydedir. Son yıllarda ihracata dayalı birçok organik üründe olduğu gibi, organik fındık üretiminde de belli bir gelişme söz konusudur. Dünya fındık üretim ve ihracatının önemli bir kısmını karşılayan Türkiye, bu açıdan fındık piyasasında daima önemli bir avantaja sahiptir. Ancak diğer ülkelerin fındık üretimlerini artırmaları, Türkiye’nin sahip olduğu bu avantajlı konumunu giderek zayıflatmaktadır. Bu bakımdan Türkiye, fındık üretim maliyetini düşürmek ve kaliteyi artırmak, aynı zamanda organik fındık üretimiyle ürün yelpazesini genişleterek ihracatını artırmak zorundadır. Bunun için, organik fındık üreticilerine ve organik ürünleri işleyen işletmelere teknik ve ekonomik desteğin verilmesi büyük önem taşımaktadır.