Rusya, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Büyük Devletlerin yakın ilgi gösterdiği Ermeniler ve Kürtler Kafkasya, İran ve Osmanlı topraklarında yaşamaktaydı. Farklı din ve kültüre mensup bu unsurların yaşam tarzı da çok farklıydı. Ermenilerle Kürtler kendi içyapılarında da bütünlük göstermiyordu. Her iki unsuru bölen en önemli konu aralarında mezhep birliği bulunmamasıydı. Kürtler Müslümandı ama Şii ve Sünni olmak üzere iki farklı mezhebe mensup olmaları onları bölüyordu. Ermeniler ise misyonerlik faaliyetlerinden en çok etkilenen toplumdu ve bunun sonucunda etkisinde kaldıkları misyonerlerin mezhebini ve hatta siyasetlerini kabul etmişlerdi. Ermenilerin kendi aralarında politik bölünmeler de vardı. Bu durum her iki unsurun Büyük Devletler tarafından yönlendirilmesini kolaylaştırmaktaydı.
Doğu Anadolu topraklarını işgal etme planları yapan Rusya, Osmanlı hâkimiyetinde yaşayan Ermenilerle Kürtleri kendi yanına çekmek için çeşitli politikalar izledi. Ruslar bu politika çerçevesinde bazı Kürt aşiret liderlerini danışman olarak kullandı. Bazı aşiretlerin Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma politikalarından rahatsızlık duymasını daha da körükleyerek onları kendi devletlerine muhalif hâle getirdi. Dolayısıyla Kürt aşiretlerinden bazıları Rusların ilgisine kayıtsız kalmayarak onlarla Osmanlı Devleti’ne karşı işbirliği yaptılar. Rusya bir taraftan da Ermeni davasını sahiplendi.
Bu makalede Rusya’nın Doğu Anadolu’da özellikle Bitlis’te izlediği politikanın sonuçlarının ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Makalede ayrıca Kürtlerle Ermenilerin birbirleriyle ve devletle ilişkilerinin nasıl olduğu ile 1913 ve 1914 yıllarında çıkan “Bitlis Ayaklanması” araştırılacaktır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Gazi Akademik Bakış Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.