The Cyprus conflict and its stages have reached today gaining an international dimension by Greece’s application to the UN in 1954 in order to give the “People of Cyprus” a self determination right. The basis of this conflict is the ENOSIS struggle of Greece and the Greek Cypriots. Turkey’s stance against this policy has been to provide the Cypriots political equality and sovereignty in safety and peace, prevent the Island from being used against Turkey and to maintain the Greek –Turkish balance. There have been ruptures in the Cyprus policy after to the introduction of the Annan Plan and the EU focused initiative driven new policy that the new Turkish government has been pursuing since. One specific breaking point has been the acceptance of the Annan Plan by the Turkish government and its forcing the acceptance of the same plan in the Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC). Furthermore, the Loizidou case decision of the European Court of Human Rights, EU Council’s Brussels decision and the addendum made in 17th December 2004, the Negotiating Framework For Turkey acceptance on 3rd October 2005 have all been unfavorable breaking points for Turkey. Following the aforementioned breaking points, the January 2006 Action Plan, the Gambari Agreement (8 July 2006 procedure), and the acceptance of the 2006 Finnish suggestions as principles by the Turkish Foreign Ministry are all accepted as serious concessions given by Turkey regarding its Cyprus policy. As of November 2002, the Cyprus policies accepted by Turkey have shown some very basic mistakes and errors. Due to these policies, there have been serious choking points between the Turkey- EU relations and further friction in the Cyprus conflict with Greece and the Southern Greek Cypriot Administration. At the stage reached today, in order to reach a sustainable and realistic agreement regarding Cyprus, the realities in Cyprus must be taken into attention. The only way for this to happen is to agree that the two people of Cyprus are two politically equal masses, and that to establish a dualsoveriegn country, the nature of it has to accept a balance of Turkish and Greek influence where Turkey’s rights and influence on the island will continue as it is today.
Turkish Republic Turkish Republic of Northern Cyprus Greek Administration of Southern Cyprus Annan Blueprint.
Kıbrıs uyuşmazlığı Yunanistan’ın “Kıbrıs Halkına” self-determinasyon hakkı verilmesi amacıyla 1954 yılında Birleşmiş Milletlere yaptığı başvuruyla birlikte uluslararası bir nitelik kazanarak evreler halinde günümüze kadar devam etmiştir. Kıbrıs uyuşmazlığının temelinde Yunanistan’ın ve Rumların ENOSİS (Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı) mücadelesi vardır. Türkiye’nin bu mücadeleye karşı izlediği politika, Kıbrıs Türk halkının güvenlik ve huzur içinde siyasi eşit, egemen bir halk olarak yaşaması, Ada’nın kendine karşı kullanılabilecek bir konuma getirilmemesi ve Türk-Yunan dengesinin korunması ilkelerine dayanmaktadır. Annan Belgesi’nin taraflara sunulmasından sonra yen Türk hükümetinin uyguladığı AB odaklı ve inisiyatifli yeni politika nedeniyle Kıbrıs politikasında kırılmalar meydana gelmiştir. Özellikle Türk hükümetince, Annan Belgesi’nin kabul edilmesi ve KKTC halkına kabul ettirmesi temel bir kırılma noktasını teşkil etmektedir. Bu arada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Loizidou Davası Kararının, AB Konseyi’nin 17 Aralık 2004 Brüksel Zirve Kararı’nın ve dolayısıyla Ek Protokolün, 3 Ekim 2005 Müzakere Çerçeve Belgesi’nin kabulü Kıbrıs uyuşmazlığında Türkiye aleyhinde çok ciddi kırılma noktaları olmuştur. Söz konusu kırılma noktalarından sonraki süreçte T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın Ocak 2006 Eylem Planı, Gambari Anlaşması (8 Temmuz 2006 süreci), 2006 Fin Önerileri’nin ilke olarak kabul edilmesi, Türkiye’nin Kıbrıs politikası’nda ve tezlerinde verdiği önemli tavizler olarak değerlendirilmektedir. Kasım 2002 tarihinden itibaren Kıbrıs uyuşmazlığı konusunda Türkiye Hükümetleri’nin uyguladıkları politikalar temel hatalar ve yanlışlar içermektedir. Bu politikaların bir sonucu olarak Türkiye-AB ilişkilerinde ciddi bir tıkanma olmuş ve Kıbrıs uyuşmazlığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi-Yunanistan inisiyatifinde tam bir uzlaşmazlığa sürüklenmiştir. Bugün gelinen aşamada Kıbrıs’ta gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşmanın sağlanabilmesi ve anlaşma yapılabilmesi için Kıbrıs gerçeklerinin dikkate alınması gereklidir. Bu gerçekler ışığında Kıbrıs’ta yaşayan iki siyasal eşit halkın kurduğu iki egemen devletli yapı temelinde Türk-Yunan dengesinin korunduğu ve Türkiye’nin Ada üzerindeki statü ve haklarının aynen devam edeceği bir uzlaşma ve anlaşma meselenin hallinde tek yoldur.
Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Annan Plânı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Şubat 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 1 Sayı: 1 |
Gazi Akademik Bakış Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.