Antik Mısır ve Mezopotamya’dan sonra dünyanın en eski medeniyeti İndus (Harappa) uygarlığına ev sahipliği yapmış olan Hindistan, kadim bir tarih ve kültüre sahiptir. Bulunduğu coğrafi konum ve zenginlikleri itibariyle tarihi boyunca farklı kavimlerin hedef sahası olan ve dolayısıyla sürekli dış istilalara maruz kalan bu ülkede siyasi birliğin ise antik çağdaki Maurya İmparatorluğu dışında sadece Türk ve İngiliz hakimiyetleri dönemlerinde tesis edildiği görülür. Ancak İngilizler de dâhil olmak üzere bütün kavimler, Hindistan’ın yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden payına düşeni almak için buraya yönelirken, Hindistan’ı vatan olarak tasavvur eden ve burada devletler kuran yalnızca Türkler olmuştur. Nitekim bu coğrafya asırlarca, Türk hanedanlarından müteşekkil Delhi Türk Sultanlığı ve Bâbür İmparatorluğu hâkimiyetinde kalmış ve önceleri harap bir haldeyken Türk idareciler sayesinde mamur edilmiştir. Hindistan’da hüküm süren Türklerin imar ettiği eserlerle burayı bayındır hale getirmelerinin dışında bir başka özellikleri ise Hindistan’a ait miraslara sahip çıkmaları ve muhafaza etmeleridir. İşte bu kadim coğrafyanın miraslarından biri de Kuh-i Nur Elması’dır. Askeri bir harekât sırasında Bâbürlülerin eline geçen bu elmas, yüzyıllarca muhafaza edilmiş, ancak 19. yüzyılda İngilizlerin yağmasıyla İngiliz saray mücevherlerinin bir parçası haline gelmiş ve Kraliçe Victoria’nın tacında yer alan en haşmetli süse dönüşmüştür. Bu husustan hareketle çalışmamızda Hindistan tarafından İngiltere’den iadesi talep edilen ve iki devlet arasında krize yol açan Kuh-i Nur Elması’nın ortaya çıkış hikayesine yer verilerek, bu paha biçilemeyen Bâbürlülerin mirasının günümüze kadar ulaşan serüveni irdelenmiş ve Hindistan tarihi araştırmalarına referans olunması amaçlanmıştır.
Kuh-i Nur Elması Kraliyet İngliltere Babürlüler Hindistan Miras
Having hosted the Indus (Harappa) civilization, the world's oldest civilization after Ancient Egypt and Mesopotamia, India has an ancient history and culture. In this country, which has been the target area of different tribes throughout its history due to its geographical location and richness, and therefore has been constantly exposed to external invasions, it is seen that political unity was established only during the periods of Turkish and British domination, except for the Maurya Empire in the ancient period. However, while all the tribes, including the British, headed here to get their share of the underground and aboveground riches of India, it was only the Turks who recognized India as their homeland and established states there. As a matter of fact, this country has been under the dominance of the Sultanate Delhi Turk and The Empireof Baburid (Mughal), which is composed of Turkish dynasties, and was prosperous thanks to the Turkish administrators, while it was in a ruined state before. Apart from the fact that the Turks, who ruled in India, made this place prosperous with the works they built, another feature is that they protect and protect the heritage of India. One of the legacies of this ancient geography is the Kuh-i Nur Diamond. This diamond, which was captured by the Mughals during a military operation, was preserved for centuries, but became a part of the British palace jewels with the plunder of the British in the 19th century and turned into the most majestic ornament on the crown of Queen Victoria. From this point of view, in our study, the story of the emergence of the Kuh-i Nur Diamond, which was requested to be returned from England by India and caused a crisis between the two states, was included, and the adventure of this priceless Mughal heritage that has survived to the present day has been examined and it is aimed to be a reference to the historical researches of India.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji Bilimi, Modern Türk Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 33 |
Açık Erişim Politikası