Jerusalem was captured by Salah ad-Din al-Ayyubi in 1187. The fall of Jerusalem was met with a strong reaction from Europe. Emperor Frederick Barbarossa of German, who responded positively to the call for a Crusade, set out from Regensburg. He would conduct his campaign overland. He reached an agreement with the Byzantine Emperor in Edirne and crossed into Anatolia via the Dardanelles. He encountered no issues until reaching Alaşehir. From this point onwards, he began making contact with the Turks and continued his march while engaging in battles with them. He even plundered the capital of the Sultanate of Rum, Konya. After crossing the Taurus Mountains, he died while crossing the Silifke River (June 10, 1190). His sudden death caused a significant loss of morale among the German Crusader forces. Deprived of a strong leader, the German Crusaders, under the leadership of Barbarossa’s son, Duke Frederick VI of Swabia, arrived in Antioch in a state of disarray and with significantly reduced numbers. Later, they reached Acre and participated in the siege. However, with the death of Duke Frederick VI of Swabia, the influence of the German Crusaders nearly came to an end. After Barbarossa’s death, Salah ad-Din al-Ayyubi began gradually reducing the forces he had assembled to stop the German Crusader armies in northern Syria. The Kings of England and France, who arrived in the region by sea, were able to capture Acre. However, once the King of France departed from Acre, only the Crusaders under the leadership of King Richard of England remained in the region. They were also forced to leave without achieving any success regarding Jerusalem. Accordingly, Barbarossa’s sudden death indirectly contributed to the rise of the Seljuks in Anatolia and directly impacted the retention of Jerusalem by the Ayyubids.
Friedrich Barbarossa The Seljuks Jerusalem The Crusaders Salah ad-Din al-Ayyubi
Kudüs, 1187 yılında Selahaddin Eyyûbî tarafından ele geçirildi. Kudüs’ün düşüşü Avrupa’dan büyük bir tepkiyle karşılandı. Haçlı çağrısına olumlu karşılık veren Alman İmparatoru Friedrich Barbarossa, Regenburg’dan yola çıktı. O seferini karadan gerçekleştirecekti. Bizans İmparatoru ile Edirne’de anlaştı ve Çanakkale Boğazı’ndan Anadolu’ya geçti. Alaşehir’e kadar herhangi bir sorunla karşılaşmadı. Buradan itibaren Türklerle temas etmeye başladı ve devamında da onlarla mücadeleler hâlinde yürüyüşüne devam etti. Türkiye Selçuklu Devleti’nin başkenti Konya’yı dahi yağmaladı. Toros Dağlarını aştıktan sonra Silifke Nehri’ni geçerken öldü (10 Haziran 1190). Onun ani ölümü Alman Haçlı birlikleri üzerinde büyük bir motivasyon kaybına sebebiyet verdi. Güçlü bir liderden mahrum kalan Alman Haçlıları, Barbarossa’nın oğlu Swabia Dükü VI. Friedrich’in liderliğinde perişan bir şekilde ve sayıları azalmış olarak Antakya’ya varabildiler. Daha sonra onlar Akka’ya kadar gelerek kuşatmaya katıldılar. Ancak burada da Swabia Dükü VI. Friedrich’in ölümüyle Alman Haçlıları’nın etkisi de neredeyse sona erdi. Barbarossa’nın ölümü sonrası Selahaddin Eyyûbî kuzey Suriye’de Alman Haçlı birliklerini durdurmak için hazırladığı birliklerini yavaş yavaş azaltmaya başladı. Deniz yoluyla bölgeye gelen İngiltere ve Fransa Kralları ise Akka’yı ele geçirebildiler. Ancak Fransa Kralı da Akka’dan ayrılınca bölgede sadece İngiltere Kralı Richard liderliğindeki Haçlılar kaldı. Onlar da Kudüs hususunda bir başarı elde edemeden ayrılmak zorunda kaldılar. Barbarossa’nın ölümü meselesi kaynaklarda tafsilatlı olarak kaydedilmiştir. Burada öncelikle bu konu üzerine bir değerlendirme yapılacaktır. Barbarossa’nın ölümü Haçlılar üzerinde kayda değer bir etki yaratmış ve çağdaş kaynaklar da bu konuda ayrıntılı veri kaydetmişlerdir. Bu verilerin tamamı düşünüldüğünde Barbarossa’nın ölümünün ayrıntıları, Türkler ve Haçlılar üzerindeki etkileri değerlendirilecektir.
Friedrich Barbarossa Selçuklular Kudüs Haçlılar Selahaddin Eyyûbî
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Selçuklu Tarihi, Ortaçağ Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 6 Şubat 2025 |
Kabul Tarihi | 18 Nisan 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 36 |
Açık Erişim Politikası