Dünyada artan
enerji ihtiyacı ve bağımlılığı; tarihsel önemini yüzyıllardır koruyan Doğu
Akdeniz’i günümüzde tekrar diplomasinin merkezine çekmeye başlamıştır. Doğu
Akdeniz’de bulunan hidrokarbon rezervleri kıyıdaş devletlerin bu rezervler
üzerinde arama ve yararlanma hakkı iddia etmeleri ve bu iddia edilmiş haklarını
hukuki zemine oturtabilmek için ikili anlaşmalar yapmalarına sebep olmuştur.
Ancak bu rezervlerden yararlanma hakkının hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
varlığını hem de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ikili
anlaşmayı göz ardı etmesi sebebiyle bölgede bir takım gerilimler ortaya
çıkmaktadır. Kıbrıs adasının hukuki durumu da göz önünde bulundurulduğunda,
rezervlerden elde edilen ekonomik değerlerin hem ada halkının ortak çıkarına
sunulmaması hem de Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile anlaşmasından
doğan yetki alanlarının gasp edilmesi açısından önemi bulunmaktadır.
Bu çalışmada,
Doğu Akdeniz’deki tarafların iddia ettiği yetki alanları ve bu alanlardan elde
edilen çıktının paylaşımı uluslararası hukuk nezdinde bir zemine oturtulmaya
çalışılacaktır. Bu sebeple önce Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarının
Uluslararası Deniz Hukuku’na uygun biçimde ayrımı yapılacak olup sonrasında
Kıbrıs adasının ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki konumuna değinilmiştir. Güney
Kıbrıs Rum Yönetimi’nin adanın tek söz sahibi ve temsilcisi gibi davranmasının
uluslararası hukuka aykırılığından bahsedilecek olup olası çözüm yollarına da
değinilmiştir.
The Eastern
Mediterranean, which has preserved its historical significance for centuries,
has once again become the center of diplomacy due to increasing energy needs
and dependence in the world. The hydrocarbon reserves in the Eastern Mediterranean
have led the riparian states to claim the right to seek and exploit these
reserves and to make bilateral agreements to put these alleged rights on a
legal basis. However, that the
right to benefit from these reserves ignores both the existence of Northern
Cyrup Turkish Republic and bilateral agreements between Turkey and the Turkish
Republic of Northern Cyprus has caused a series of tensions in the regions. Considering the
legal situation of the island of Cyprus, economic values obtained from reserves
have significance in terms of not presenting in the common interest of the
people of the island and entrenching upon Turkey’s jurisdiction arising from
the agreement with the Turkish Republic of Northern Cyprus.
In this study, it
will be tried to explain the fields of jurisdiction claimed by the parties in
the Eastern Mediterranean and the sharing of the output from these fields on
the basis of international law. Therefore, firstly the jurisdiction of the
Eastern Mediterranean has been differentiated according to the International
Maritime Law and then It has been referred to the location in the eastern
Mediterranean island of Cyprus and Turkey. It has been
mentioned that the Greek Cypriot Administration's acting as the sole
spokesperson and representative of the island is contrary to international law,
and then the possible solutions have been addressed.
Energy Security East Mediterranean Maritime Jurisdiction Area
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 13 Mayıs 2019 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 8 Sayı: 1 |
Bu dergi creative commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası lisansı ile lisanslanmıştır.