Güvenlik konusu, hem ulusal, hem uluslararası boyutuyla canlı bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Afganistan, 15 Ağustos’tan itibaren Taliban hareketinin hızla ilerleyip ülkedeki iktidarı ele geçirmesiyle dünya gündemine oturmuştur. Taliban’ın ABD tarafından 11 Eylül tarihini vermesine karşın, tüm yabancı askerleri Afganistan’dan Ağustos sonunda tahliye etmeye zorlaması/dayatması, hem ülke içinde, hem de komşularında tedirginliğe sebep olmuştur. Tahliye tamamlanmadan başkent Kabil’in terör olaylarına sahne olması, yeni güvenlik sorunlarının belirmesine neden olmuştur. Bu bağlamda gözler Afganistan’ın bulunduğu coğrafyaya çevrilmiş durumdadır.
Güvenlik alanında, Orta Asya devletlerinin politikaları, bölgenin jeopolitik konumu ve bölgedeki iç dinamikleri tarafından belirlenir. Bu anlamda Orta Asya Devletlerinin güvenlik politikaları geleneksel olarak iki düzeyde ele alınmaktadır. Bunlar, makro düzey, yani Orta Asya ülkelerinin güçlü devletleri ile birlikte (örgütler çerçevesinde) yürüttükleri güvenlik politikaları ve mikro düzey olarak adlandırabileceğimiz, devletlerin ulusal çıkarları doğrultusunda güvenliğini ve ilişkilerini etkileyebilecek tehditler / zorluklardır. Güvenlik politikaları makro düzeyde ele alındığında, askeri güvenlik ağırlıklı olarak kastedilmektedir. Orta Asya ülkelerini içeren bölge, bağımsızlık sonrası ve 11 Eylül öncesi /sonrası dönemde askeri güvenlik açısından çalkantılı bir bölge olarak görülmektedir. Özellikle de günümüzde ABD’nin bölgeden çekilmesiyle Afganistan, Orta Asya bölgesinin barut fıçısı haline gelmiş durumdadır. Afganistan’daki istikrarsızlığın büyük küçük demeden tüm bölge devletlerine sıçrama tehdidi bulunmaktadır.
Bu çalışmada, bahsi geçen düzeyleri bakımından bölge devletlerinin politikaları makrodüzeyde ele alarak değerlendirilecektir. Bu çalışma “haklı savaş” çerçevesinde tarihsel ve betimsel analiz yöntemlerine dayalı olarak Afganistan’daki gelişmeleri yakından takip eden komşu ülkelerin Taliban’ın başarısındaki etkisi, bağlantıları mercek altına alınacaktır. Geçmişte Taliban’la mücadele eden SSCB’nin varisi olan Rusya ile diğer Orta Asya ülkelerin neden şimdi ona destek verdikleri, politika değişikliklerinin nedenleri ve beklenen sonuçlar nelerdir gibi sorulara cevap aranacaktır. Bu bağlantılar resmi yollarla mı, istihbarat aracılığıyla mı kurulmuş ve nasıl yürütülmüştür? Ayrıca Taliban zaferinde, geleneksel olarak dış müdahalelere sıcak bakmayan ve pragmatik siyasetiyle bilinen Çin’in rolü var mıdır? Var ise neden kendi ülkesinde radikal görüşlere karşı sert bir mücadele verirken şimdi Afganistan’da farklı davranmaktadır?
Kimi Rusya ve Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütü içerisinde, kimileri ise Rusya ile Kollektif Güvenlik Örgütü çerçevesinde hareket eden, hepsi de NATO ile Barış için Ortaklık programı çerçevesinde işbirliği geliştiren bölge ülkelerinden Kazakistan, Kırgızistan’ın ve doğrudan Afganistan ile sınırı olan Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan’ın politikaları merak konusudur. Zira bu ülkeler, 19. yüzyılında Büyük Oyun’da Rusya’nın bölgeye ilerlemesi yolunda, 1980’lerdeki Afganistan işgalinde ise SSCB içerisinde yer almış ülkeler idi. 11 Eylül ve sonrası dönemde Afganistan harekatında ise ABD ve uluslararası koalisyona destek vermiş ve bazıları ise -Kırgızistan ve Özbekistan- askeri üslerine ev sahipliği yapmış ülkeler idi. Bunların bölgesel güvenlik politikalarındaki rolü nedir ve ne olacaktır? Nasıl bir politikalar izlemesi gerekecek? Belirtilen bu soruların cevabı Rus ve bölge kaynaklarının detaylı incelemesinden sonra çalışmada verilmeye çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 6 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 2. Uluslararası Güvenlik Kongresi Özel Sayısı |