The story of Ashab al-Kahf which is not mentioned neither in the New Testament nor Old Testament, but narrated from pre-Islamic cultures; Quran refers to it as a passive resistance. The story has been shadowed until today mostly because of the Israiliyyah and mythological approaches. The people pre-prophetic time of Islam did not understand what is really meant in the story because they were questioning how many days did sleepers stayed in the cave, how many people were they (Kahf 18/22, 26) etc. Even though Quran does not mention mythologies (Nahl 16/24) and explains the reality (Kahf 18/13) regarding to friends of the cave, pro-Quran culture could not escape from this threat and the place of the cave have been questioned by the Muslims. These kinds of approaches have brought a big gap between the readers and the story and prevented them to understand the main message. However, Quran does explain that the people of the cave asked guidance from Allah, which will show them the righteousness and blessing, that God opened their minds and hearts, and that this verse is one of the miracles and proofs of Allah, and does not want reader to struggle for learning more other than these kinds of messages. In this study, by listening the message of the Quran, we will focus on the message other than the story’s details, in another word as Quran says; we will examine the story’s universal “reality”.
Bilindiği gibi Eski ve Yeni Ahid’te anlatılmayan ancak İslâm öncesi kültürlerde dilden dile dolaşan Ashâb-ı Kehf kıssasına, “pasif bir direniş” öyküsü olarak Kur’an da atıfta bulunmuştur. Kıssa, isrâîliyyât ile mitoloji arasında tarihsel bakış açısıyla geçmişten günümüze hep gölgelenmiştir. Kur’ân’da anlatıldığı gibi geçmiş kültürlerin “gayba taş atarak” Ashâb-ı Kehf’in mağarada ne kadar kaldıkları, sayılarının ne kadar olduğu gibi konularla ilgilenmeleri (Kehf 18/22, 26), olayın esasını kavrayamadıklarını göstermiştir. Kur’ân mitolojilerden söz etmemesine (Nahl 16/24) ve her konuda olduğu gibi mağara arkadaşları konusunda da “gerçeği” anlatmasına (Kehf 18/13) rağmen, Kur’ân sonrası kültürün de bundan kaçamadığı ve değinilen konulara ilaveten kıssanın gerçekleştiği yerin neresi olduğu tartışmaları baş göstermiştir. Bütün bu spekülatif yaklaşımlar, kıssanın mesajını gölgelemiş ve okuyucu ile kıssanın arasındaki mesafeyi açmıştır. Oysa Kur’ân mağara arkadaşlarının Allah’tan rahmet ve hidâyete götürecek bilinç istediklerini, Allah’ın onların hidâyet bilincini artırdığını, bu olayın Allah’ın âyetlerinden biri olduğunu anlatır ve muhatablarından onlar hakkında bilinen ve görünenin dışında bilgi arayışına girmemelerini ister. Biz de bu çalışmada Kur’ân’ın isteğine uyarak, kıssanın kendisinden çok ondan çıkarılacak hisseye odaklanacak, ya da Kur’ân’ın deyişiyle kıssanın evrensel “hakîkat” tarafını irdelemeye çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 2 Sayı: 3 |