Öz
İslam inancına göre dinin/vahyin insanla buluşması peygamberler aracılığıyla gerçekleşmiştir. İlahi irade peygamber göndermekle insana lütufta bulunduğunu beyan etmiştir. Mâtürîdî’nin özellikle Tevhîd adlı eserine baktığımızda, kendi dönemindeki çağdaş akımlarla yüzleştiği ve hesaplaştığı söylenebilir. Konuları ele alırken hem çağdaş inançların müntesipleriyle tartışmaları hem de temellendirmelerinde akli referanslar dikkati çekmektedir. Bu şüphesiz dönemsel bir ihtiyacı dile getirmektedir. Özellikle Maveraünnehir havzasının düşünce zenginliği bakımından elverişli bir bölge olması bizlere dönemin sosyal, kültürel ve entelektüel atmosferi hakkında ipuçları vermektedir. Bu makalemizde Mâtürîdî’nin nübüvvete dair rasyonel temellendirmelerini ele almayı amaçladık. Zira dini akideyi savunan bir disiplin olarak Kelâm’ın temel işlevlerinden biri müntesiplerinin akidelerini şüphelerden korumak ve inançta huzura ulaştırmaktır. Mâtürîdî nübüvvet konusuna olgusal ve sosyolojik açılardan da yaklaşmaktadır. Nitekim ona göre insanlar başkalarından yardım alma ve ihtiyaçlarını giderme konularında kendi akıllarını yeterli görmemektedir. Konuya ahlaki açıdan da yaklaşan müellif nimet sahibine teşekkür etmeyi akli bir zorunluluk addetmektedir. Çünkü nimet ve lütuf sahibini tanıyıp teşekkürde bulunmanın yerinde bir davranış olduğu, O’nu inkâr edip nimetine karşı nankörlük göstermenin de çirkin bir fiil niteliği taşıdığı aklen bilinen bir husustur. Mâtürîdî nübüvvetin gerekliliği konusuna Allah’ın hakîm oluşu üzerinden de değinmektedir.
İslam inancına göre dinin/vahyin insanla buluşması peygamberler aracılığıyla gerçekleşmiştir. İlahi irade peygamber göndermekle insana lütufta bulunduğunu beyan etmiştir. Mâtürîdî’nin özellikle Tevhîd adlı eserine baktığımızda, kendi dönemindeki çağdaş akımlarla yüzleştiği ve hesaplaştığı söylenebilir. Konuları ele alırken hem çağdaş inançların müntesipleriyle tartışmaları hem de temellendirmelerinde akli referanslar dikkati çekmektedir. Bu şüphesiz dönemsel bir ihtiyacı dile getirmektedir. Özellikle Maveraünnehir havzasının düşünce zenginliği bakımından elverişli bir bölge olması bizlere dönemin sosyal, kültürel ve entelektüel atmosferi hakkında ipuçları vermektedir. Bu makalemizde Mâtürîdî’nin nübüvvete dair rasyonel temellendirmelerini ele almayı amaçladık. Zira dini akideyi savunan bir disiplin olarak Kelâm’ın temel işlevlerinden biri müntesiplerinin akidelerini şüphelerden korumak ve inançta huzura ulaştırmaktır. Mâtürîdî nübüvvet konusuna olgusal ve sosyolojik açılardan da yaklaşmaktadır. Nitekim ona göre insanlar başkalarından yardım alma ve ihtiyaçlarını giderme konularında kendi akıllarını yeterli görmemektedir. Konuya ahlaki açıdan da yaklaşan müellif nimet sahibine teşekkür etmeyi akli bir zorunluluk addetmektedir. Çünkü nimet ve lütuf sahibini tanıyıp teşekkürde bulunmanın yerinde bir davranış olduğu, O’nu inkâr edip nimetine karşı nankörlük göstermenin de çirkin bir fiil niteliği taşıdığı aklen bilinen bir husustur. Mâtürîdî nübüvvetin gerekliliği konusuna Allah’ın hakîm oluşu üzerinden de değinmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 15 Temmuz 2021 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2021 |
Kabul Tarihi | 17 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 10 Sayı: 20 |