Günümüzde artan bir şekilde
maruz bırakıldığımız görsel-işitsel iletişim araçlarında yer alan reklamlar,
ürün tanıtmanın yanısıra, toplumun inşa sürecindeki söylemler ağını ve dolayısıyla
kültürel yapıyı oluşturmada küçümsenemeyecek kadar önemli bir yere sahiptir. Bu
araştırma reklamlarda ürün olarak pazarlanan hayvan bedenlerinin, türcü, cinsiyetçi
söylemler dahilinde manüpülatif kurgularla oluşturuldugu iddasını, vegan ve
feminist eleştiri bağlamında yapılan çözümlemelerle tartışmaya açar. Bu kapsamda insanbiçimsellik üzerinden hayvanın simgesel
olarak temsil edildigi Popeyes markasının Terbiyeli
Tavuk reklam filmleri araştırmanın
bulgularını oluşturur. Bu rekalamlar türcü ve cinsiyetçi bağlamda göstergebilim
üzerinden düzanlam ve yananlam anlamlandırma düzeylerinde çözümlenmiştir. Sonuç
olarak insanbiçimsellik üzerinden, insanın toplumsal kurallarını anlatmak için olumsuz
davranışların göstereni olarak hayvanın sembole dönüştürüldüğü bu reklamlarda,
kültürel olarak hayvanın önemsizleştirildiği görülmüştür. Reklamlarda
kullanılan insanbiçimsel hayvan temsili üzerinden, şiddetin mizah unsuru
yapılarak sunulması ve karakterin genelde erkek cinsiyetinde tanımlanması, eril
şiddeti onaylayan, cinsiyetçi söylemi açık eden bir göstergedir. Hayvanın “et” olarak simgesel anlamıyla tanımlanışı gerçek
anlamını gizler niteliktedir. Gerçek anlamıyla hayvan beden parçalarını pazarlayan
bu türcü reklamların, et yemeyi doğallaştıran mitlerle olan ilişkisinin
sürdürüldüğü kültürün de türcü ve cinsiyetçi yapıların kesişimselliğinden
beslendiğini söylemek mümkün.
Tv
commercials to which we are increasingly exposed in audiovisual media have a
crucial place in creation of discourse network in building society and
accordingly the cultural structure as well as the description of the products.
This study argues that animal bodies that are marketed as the products in
commercials are created through manipulative setups involving speciesist and
sexist discourse and discusses it through the analyses within the vegan and
feminist criticism. Within this scope, Seasoned
Chicken commercials of Popeyes which represent
the animals symbolically through anthropomorphism constitute the findings of
this study. These commercials were analyzed at denotation and connotation
levels through semiology within the speciesist and sexist context. In
conclusion, it was observed that the animal was made insignificant culturally
in these commercials in which the animal was symbolized as the conductor of
misbehaviors to express the social rules of people through anthropomorphism. Presentation
of violence as an element of humor and the definition of the character as a
male in these commercials are the indicators of the sexist discourse approving
masculine violence. Describing the animal as a “meat” hides its real meaning.
It is possible to state that the culture maintaining the relationship between
the myths that naturalize eating meat and speciesist commercials that market
the animal body pieces literally is cultivated the interaction of speciesist
and sexist structures.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Temmuz 2019 |
Gönderilme Tarihi | 15 Mayıs 2019 |
Kabul Tarihi | 28 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 14 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.