Fotoğraf sanatındaki feminist yaklaşımlar, feminist teorinin gelişimini takip etmekte ve bu sü-
reçle paralel bir gelişim göstermektedir. Bu anlamda, feminizmin temel konularından biri olan
ailenin de farklı dönemlerde farklı yaklaşımlarla ele alındığını söyleyebiliriz. Örneğin, 1970’li
yıllarda İngiltere’de yükselişe geçen işçi sınıfı mücadelesi, İngiltere’deki sanat alanını etkilediği
gibi, fotoğraf sanatçılarını da etkilemiş, bu anlamda aktivistler ve sanatçıların ortaklaşa kurduğu
kolektifler aracılığıyla kadın emeği mücadelesi çerçevesinde etkinlikler düzenlenmiştir. İşçi
sınıfına mensup bir aileden gelen feminist fotoğraf sanatçısı Jo Spence, tam da bu dönemde
bu mücadelenin önemli bir parçası olmuş, bu yıllarda sanatsal üretimlerinde de kadın emeği
üzerine yoğunlaşmıştır. Belgesel fotoğraf geleneğinden gelmesi nedeniyle, 1970’li yıllardaki
sanatsal üretimlerinde çoğunlukla fotoğrafta temsil meselesine odaklanmış, bir yandan da
aktivist olarak kolektiflerle dokümantatif sergiler düzenlemiştir. Ancak, 1982 yılında yakalandığı
kanserin ardından kadın sorunlarına çok daha kişisel bir noktadan bakmaya başlamıştır.
Rosy Martin ile birlikte geliştirdiği foto-terapi yöntemi, sanatsal üretiminin odak noktası olmuştur.
Foto-terapi seansları sonucunda ortaya çıkan otoportreleri, kendi aile hikayesi üzerinden
evlilik, annelik gibi kavramlar etrafında şekillenmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 1 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 8 Sayı: 8 |
İndex Bilgisi
Asos İndex