Kapitalizm son yüz yıl içerisinde üç büyük buhran yaratmıştır. Bunlardan birincisi 1929 Buhranı, ikincisi 1973 yılında baş gösteren ve ekonomi literatürüne stagflasyon kavramını sokan Petrol Krizidir. Üçüncüsü ise 2008yılında yaşanan Mortgage Krizi. 1929 Buhranı, piyasayı kendi haline bırakan Klasikler’in yanıldığını, Petrol Krizi, talep yönlü ekonomi politikaları öneren ve ekonomiye devlet müdahalesini şart koşan Keynes’in yetersiz kaldığını göstermiştir. Özellikle, 1973 yılında ortaya çıkan kriz dikkatleri kamu teşebbüsleri üzerine çekmiş ve kamu iktisadi teşebbüslerin verimsizlikleri, krizin temel nedeni olarak kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. 2008 Krizi’nde ise Keynesyen politikalara bir dönüş olmuş ve mali durumu bozulan asırlık kuruluşlar piyasa başarısızlığı yaratılması göze alınarak devlet eliyle kurtarılmıştır. Diğer bir ifade ile ekonomiye devlet müdahalesi fikrini tekrar öne çıkarmıştır.
İşte bu genel yargı kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi konusunu gündeme taşımış ve pratikte ilk kez Şili’de uygulanan ancak İngiltere’nin öncülüğünü yaptığı kamu sektörünün tasfiyesi birçok ülkede başlamıştır. Özelleştirme her ülkede farklılık gösteren uygulamalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Yine aynı şekilde özelleştirme, farklı ülkelerde farklı sonuçlara yol açabilmiştir. Örneğin bazı ülkelerde refah ve verimlilik artışı sağlanmışken, bazı ülkelerde içme suyu problemi yaratmıştır. Bu çalışmanın ilk kısmında özelleştirme kavramı ele alınmış, sonraki kısımlarda geniş bir yelpaze gözetilerek seçilmiş ülkelerin özelleştirme uygulamaları incelenmiş ve sonuç kısmında yapılan özelleştirme uygulamalarının sonuçları kıyaslanmıştır.
Özelleştirme Uygulamaları Kamu İktisadi Teşebbüsü KİT Özelleştirme Uygulamaları, Kamu İktisadi Teşebbüsü, KİT
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İşletme |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 2 Sayı: 1 |