Makale, Batı Türkistan’ın Harezm bölgesinde bulunan Tok-Kale arkeoloji yerleşiminde ele geçirilen ve üzerine "merhum için yas" sahnesi çizilen bir ossuar, yani ölülerin kemiklerini barındıran kaynaktaştan yapılmış kutuyla ilgilidir. Göktürk Dönemi’ne tarihlenen bu ossuarın benzersizliği, onu süsleyen resmin Harezm geleneği ile Türk-Soğd etkisinin bir kombinasyonunu taşıması gerçeğinde yatmaktadır. Kronolojik olarak, Türk halklarının sanat geleneklerinin Harezm bölgesine nüfuz etmesinin ve yerel sanatla, örneğin Soğd ile etkileşiminin ilk aşamasının, araştırmacılar tarafından 6. – 9. yüzyıllarda belirlendiği tespit edilmiştir. Bu kronoloji, oldukça doğru bir şekilde tespit edilen ve Erken Ortaçağ bozkır kültürüyle ilgili olan sanat ve zanaat nesnelerine dayanmaktadır. Türk unsurlarının daha ayrıntılı bir şekilde incelenmesi ve tanımlanması ile yerel kültürel geleneklerin bazı detaylarının belirlenmesi için arkeologların ve sanat tarihçilerinin hizmetine sunulan çok sayıda arkeolojik eser bulunmaktadır. Bu bulgular, bazı durumlarda dönemin karakteristik özelliklerini belirlemeye izin verir. Örneğin, estetik özellikler, defin töreninin ve mezar eşyalarının süslenme biçimine büyük ölçüde yansıması bilinir.
Ossuarlar üzerinde yapılan resimlerin ilk araştırmacılar tarafından Zerdüştlük ile ilişkilendirilmesi özellikle dikkate değerdir. Sovyet Dönemi sanat tarihçileri böyle resimlerin ossuarlar üzerinde yapılmış olması, onları Zerdüştlük ile ilişkilendirilmesine neden olduğunu belirtmişler. Onlar için resimlerle süslenmiş kil ossuarlara kemikleri gömen İran Dağlık Bölgesi Zerdüştlerinin gömme gelenekleridir buna bir örnek olmuştur. Öte yandan, ortodoks Zerdüştlükte ölü için yas tutmanın yasak olduğu bilinmektedir. Bu durum ise, Batı Türkistan bölgesinde Zerdüştlüğün kutsallaştırılmadığını ve muhtemelen çeşitli konargöçer kültürlerin unsurlarını içeren kendine özgü ritüel özelliklerine sahip olduğunu gösterir. Genel olarak, Tok-Kale resimli ossuarı, Erken Ortaçağ Orta Asyası'nda, en azından defin töreni ile ayırt edilen özel bir Zerdüştlük biçiminin varlığına tanıklık eder.
Sözkonusu ossuardaki görselin unsurları olan kutsal semboller ve görüntüler, Harezm ahalisinde ruhun bireyselliğini korumaya devam edecek olan öbür dünya hakkında dini inançlarının varlığına tanıklık eder. Kullanılan sembolizm, ressamın sanat eserlerinin içeriğini derin bir anlamla doyurmasını sağlamıştır. Ayrıca, bu ossuarda tasvir edilen karakterlerin Türk kimliğini taşıdığı anlaşılıyor. İşbu çalışmada, Türklerin dış görünümü hakkında bugüne kadar birikmiş kapsamlı materyalin (görsel, etnografik, antropolojik ve yazılı kanıtların) incelenmesine ve Tok-Kale ossuarındaki karakterlerin saç stilleri ve kostümlerinin analizine dayanarak bilgilere sahip olabiliyoruz. Tarihyazımsal materyalin analizi, Tok-Kale ossuarının Sovyet sanat eleştirmenleri tarafından yetersiz tanımlandığı sonucuna varmayı mümkün kılmaktadır. Mevcut yayınlar, uzun saç modellerine ve örgülere dayalı olarak, karakterlerin cinsiyetine ilişkin bazı asılsız sonuçları ortaya çıkarmıştır. Böylece, Göktürk Dönemi Türk erkeklerinin bir veya birkaç örgüye sahip olmaları tespit ediliyor ve tasvir edilen karakterlerin kostümlerinin analizi, onların cinsiyetlerinin en güvenilir kanıtı olarak ortaya çıkıyor. Yas ritüeli ve defin töreninin ossuar üzerinde tasviri, yalnızca belirli bir kültürün taşıyıcısının anlayabileceği bir tür "ikincil modelleme sistemi" olduğu da anlaşılmaktadır. Araştırmacılar ise yalnızca görsel işaretlerin dilini sınırlı derecede açıklayabilir ve yorumlayabilir.
The article is about an ossuary, an alabaster box containing the bones of the dead, on which a "mourning for the deceased" scene is depicted. It was found in the archaeological settlement of Tok-Kala in the Khwarezm region of West Turkestan. The uniqueness of this ossuary, dating to the Gokturk Period, lies in the fact that the painting that adorns it bears a combination of Khwarezm tradition and Turkish-Sogdian influence. Chronologically, it has been determined that the first stage of the penetration of the artistic traditions of the Turkic peoples into the Khwarezm region and their interaction with the local art, for example, with the Sogdian, was determined by the researchers as the 6th – 9th centuries AD. This chronology is based on the art and craft objects that have been identified quite accurately and are related to the Early Medieval steppe culture. There are many archaeological artifacts available to archaeologists and art historians to examine and describe the Turkic elements in more detail and to identify some details of the local cultural traditions. These findings allow, in some cases, to determine the characteristic features of the period. For example, it is known that aesthetic features are largely reflected in the decoration of the burial ceremony and grave goods.
It is particularly noteworthy that the paintings on ossuaries were associated with Zoroastrianism by the early researchers. Art historians of the Soviet Era stated that the fact that such paintings were made on ossuaries caused them to be associated with Zoroastrianism. For them, the burial tradition of the Zoroastrians of the Iranian Highlands, who buried bones in clay ossuaries decorated with pictures, was an example of this. On the other hand, it is known that mourning for the dead is forbidden in the orthodox Zoroastrianism. This indicates that Zoroastrianism in the West Turkestan region was not sanctified and probably had its own ritual features, including elements of various nomadic cultures. In general, the Tok-Kala pictorial ossuary testifies to the existence of a special form of Zoroastrianism in the Early Medieval Central Asia, at least distinguished by burial practice.
The sacred symbols and images, which are the elements of the visual art on the ossuary in question, testify to the existence of religious beliefs about the afterlife, which will continue to preserve the individuality of the soul among the people of Khwarezm. The symbolism used enabled the painter to saturate the content of his works of art with a deep meaning. In addition, it is understood that the characters depicted in this ossuary carry a Turkic identity. In this study, we can obtain information about the external appearance of the Turks based on the examination of the extensive material (visual, ethnographic, anthropological and written evidence) accumulated to date and the analysis of the hairstyles and costumes of the characters on the Tok-Kala ossuary. Analysis of the historiographic material makes it possible to conclude that the Tok-Kala ossuary was poorly described by the Soviet art critics. Existing publications have uncovered some unfounded conclusions regarding the gender of the characters, based on long hairstyles and braids. Thus, it is determined that the Turkic men of the Gokturk Period have one or more braids, and the analysis of the costumes of the depicted characters emerges as the most reliable evidence of their gender. The depiction of the mourning ritual and burial ceremony on the ossuary is also understood to be a kind of "secondary modeling system" that only the bearer of a particular culture can understand. Researchers, on the other hand, can only explain and interpret the language of visual signals to a limited extent.
Göktürk Khorezm Ossuary Zoroastrianism Clothing Hair braiding Mythology
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2022 |
Gönderilme Tarihi | 19 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |