İslam Dininin zuhurundan sonra Müslüman toplumda gerek idari gerekse de sosyo-kültürel sahada çeşitli yapılar ortaya çıkmıştır. Bu yapılar arasında yer alan ve zamanla kurumsal bir kimliğe dönüşen tekkelerin, toplumsal hayatta önemli rolleri olmuştur. İnsanların dini pratiklerini yaşamaları ile İslami bir terbiye ve ahlakla yetişip, toplumsal değerleri özümsemelerinde söz konusu bu rollerin etkisi büyüktür. Nitekim büyük tekkelerin aynı zamanda büyük kütüphanelere sahip olması, söz konusu dini ve kültürel değerlerin aktarılmasında sistematik bir anlayışla idare edildiklerinin bir göstergesidir. Tekkelerin bu işlevi ile birlikte, Türk-İslam toplumlarında ciddi bir tepki ile karşılaşmayıp, aksine devlet yöneticileri tarafından genellikle himaye görmelerinin en önemli nedenlerinden bir tanesi tekkelerin ıslah ve ihya edici rollerinde aramak gerekmektedir. İslam’ın yayıldığı coğrafyalarda tekkelerin varlığı, toplumsal ve siyasi kabul görmelerinin neticelerindendir. Ancak Tekkelerin toplum nezdindeki hüsnü kabulü ve geniş kitlelere ulaşması, aynı zamanda siyasi sistemlerin de onlardan faydalanmasına zemin hazırlamıştır. Bu durum bazen tekkelerin faydasına olduğu gibi, bazen de zararına olmuştur.
İslam fütuhat ve ahilik geleneğinin varisi olan Osmanlı İmparatorluğunda, tekkelerin, tarikatlarla birlikte en geniş toplumsal ve siyasal zemin kazandığı bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Nitekim Osmanlı devlet ve ordu sisteminin bel kemiğini oluşturan Yeniçeri Ocağı, aynı zamanda Bektaşi Tekkesinin temel ilkelerini benimsemiş ve bu ilkelerin ordu içerisinde yaşatılmasını sağlamıştır. Benzer şekilde Ahilik düşünce ve fütüvvet ilkelerine bağlı tekke ve zaviyelerde şeyh-mürid ilişkilerini, diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı olarak iktisadi hayatı düzenleyen Ahiliğin, Anadolu'nun her köşesine yayıldığı bilinmektedir. Pek çok Bektaşi ve Ahi menkıbesinden; Bektaşi ve Ahi tekkelerini besleyen kuvvetli bir dini ve ilmi yapılarının olduğu anlaşılmaktadır.
Tekke hayatı, başlangıçta Kur'an, hadis gibi İslam dininin temel kaynakları etrafında; dinin emir ve yasaklarını öğrenme, daha iyi ve ahlaklı bir insan olma ilkeleri etrafında şekillenmiştir. Bu İslam’ı prensiplerle birlikte tarikat pirinin de ortaya koyduğu birtakım düsturlar çerçevesinde tekkeler yeniden şekillenmiştir. Bu yapısal değişiklikler, İslam tarihinde Babaîler, Kalenderîler olarak bilinen birtakım isyan hareketleri ile sonuçlanmıştır. Bu noktada tekke erbabının okudukları ya da beslendikleri kaynaklar önem kazanmaktadır. Tekkelerde okutulan kitaplar, tekke erbabının mensup olduğu tarikatın yapısını anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Bu çalışmada Şeyh Şaban-ı Veli Tekkesi ve Kütüphanesinin yapısı, işleyişi ve ilmî faaliyetlerine değinilerek, burada bulunan kitaplar konu ve içerik yönünden incelenmiştir. Ayrıca kütüphanenin zaman içerisinde gösterdiği değişim ve burada bulunan kitapların günümüzdeki durumuna değinilmiştir. Bununla birlikte ilk dönem Türkmen nüfusunun yoğun olarak yaşadığı ve Anadolu'da kurulan ilk Türk beyliklerinin Bizanslılara karşı düzenledikleri gaza ve cihat akınlarının merkez üssü konumunda olan ve bu özelliğinden dolayı "Türkmenlerin Kaidesi" olarak anılan Kastamonu'dan da bahsedilmiştir.
After the emergence of the religion of Islam, various structures emerged in the Muslim society, both in the administrative and socio-cultural fields. The lodges, which were among these structures and turned into an institutional identity over time, had important roles in social life. These roles have a great impact on people living their religious practices, growing up with an Islamic upbringing and morality and assimilating social values. As a matter of fact, the fact that big dervish lodges also have large libraries is an indication that they are managed with a systematic understanding in the transfer of religious and cultural values. With this function of lodges, one of the most important reasons why they do not face a serious reaction in Turkish-Islamic societies, on the contrary, they are generally protected by state administrators, should be sought in their reforming and revitalizing roles. The existence of lodges in the geographies where Islam spread is one of the results of their social and political acceptance. However, the well-acceptance of the lodges in the eyes of the society and their reaching large masses also paved the way for political systems to benefit from them. This situation was sometimes to the benefit of the dervish lodges, and sometimes to its detriment.
As a matter of fact, the Janissary Corps, which formed the backbone of the Ottoman state and army system, adopted the basic principles of the Bektashi Lodge and ensured that these principles were kept alive in the army. Similarly, it is known that the Akhism, which regulates the sheikh-disciple relations in dervish lodges and zawiyas, and the relations between masters, journeymen and apprentices in workplaces, and accordingly the economic life, spread to every corner of Anatolia. It is understood from the Bektashi and Ahi legends that they have a strong religious and scientific structure that feeds the Bektashi and Ahi lodges.
The life of the lodge was initially shaped around the basic sources of the Islamic religion such as the Qur'an, hadith, learning the orders and prohibitions of the religion, and the principles of being a better and moral person. Along with these Islamic principles, the dervish lodges were reshaped within the framework of some principles put forward by the sect leader. These structural changes resulted in some rebellion movements known as Babais Kalenderis in Islamic history. At this point, the sources read or fed by the connoisseurs of the lodge gain importance. The books taught in dervish lodges help us to understand the structure of the sect to which the connoisseurs of the lodge belonged.
In this study, the structure, functioning and scientific activities of the Sheikh Şaban-ı Veli Lodge and Library were mentioned, and the books found here were examined in terms of subject and content. In addition, the change in the library over time and the current situation of the books in it are mentioned. In addition to this, Kastamonu, where the first period Turkmen population lived intensely and which was the epicenter of the gas and jihad raids organized by the first Turkish principalities established in Anatolia against the Byzantines, and which was called the "Qaeda of the Turkmens" because of this feature, was also mentioned.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 29 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN 100. YILI ÖZEL SAYISI |