In the eleventh century, the Iranian geography came under Seljuk rule and experienced one of its bright periods in terms of culture, art and literature during the Islamic period. With the support of Seljuk statesmen, Arabic and Arabic literature developed as well as Persian literature. With the spread of Islam and the Arabs' conquest of Iran, Arabic also showed itself in the political context and accelerated with the migration of Arabs to Iranian lands. The spread of the Arabic language in Iranian lands had an impact on the Iranian dialects, Pahlavi, which was used mostly in the palace, and even overshadowed it. The fact that Arabic has become mandatory in political and divan matters has led to the introduction of Arabic words into the language. The translation of religious and literary sciences in Islamic culture into Arabic and the opening of educational centers in Iran have enabled the Arabic language to become increasingly widespread among Iranians. Language studies, which started with translation from Pahlavi to Arabic, emerged with poetry verse and linguistic studies, and gained momentum with the support of the palace administration. In this context, Arabic and Persian have become a common language in the literary, cultural and daily life of a nation.
After the Iranian people met Arabic, they combined Persian and Arabic words and blended the two languages into a single pot. They even took some words as they were and reflected them in their own language. In Seljuk Iran, great poets and writers speaking in Arabic emerged, and Arabic literature began to rise in Iran. In this case, people who want to reach a certain position among religious and political authorities have realized that they have to learn this language and use this language in correspondence and speech. Those who wrote Arabic verse and prose received great honor and compliment in the presence and service of the sultans. One of the most important reasons why authors preferred Arabic in their works, especially in this period, is that, in addition to cultural interaction, Arabic is more ready for literary arts and has a more established style of expression. In addition, during this period, there was diversity in prose subjects in religious, scientific and literary fields, and this attracted the attention of Iranian writers. Because prose works in Arab and Iranian lands were written by authors of Iranian origin before Arab authors, and were translated into Arabic through translation movements. For example, regarding the development of Arabic prose, the names of Ibn Mukaffa, who knew both Pahlavi and Arabic well, and Yahyâ el-Kâtib, who wrote treatises in Arabic and reorganized this genre, can be mentioned.
In addition to these 8th century literary figures, there are also famous Arabic writers in the Seljuk period. The leader of the Kübrevî sect, the great scholar Seyfüddîn el-Bâharzî, the language and literature scholar Hâtib-i Tebrizî, the palace secretary and genealogy scholar Tuğrâî, the historian, poet and genealogist Ebîverdî, one of the famous Seljuk viziers Enûşirvan b. Khalid is among the authors of Iranian origin who wrote Arabic works. In the study, the reasons why Arabic was preferred in the Iranian geography of the Seljuk period will be discussed and the Iranian authors who wrote Arabic works in Iran and annotated the works written in Arabic will be examined.
On birinci yüzyılda İran coğrafyası Selçuklu hâkimiyetine girmiş, İslâmî dönem içerisinde kültür, sanat ve edebiyat açısından parlak dönemlerinden birini yaşamıştır. Selçuklu devlet adamlarının desteği ile Fars edebiyatının yanı sıra Arapça ve Arap edebiyatı da gelişim göstermiştir. İslamiyet’in yaygınlaşması ve Arapların İran’ı fethetmesi ile Arapça da siyasi bağlamda kendini göstermiş, Arapların İran topraklarına göç etmesi ile hızlanmıştır. Arap dilinin İran topraklarında yaygınlaşması, İran lehçeleri üzerinde daha çok sarayda kullanılan Pehlevice’nin üzerinde etki bırakmış hatta onu gölgede bırakmıştır. Siyasi ve divani konularda Arapçanın zorunlu hale gelmesi, Arapça kelimelerin de dile girmesine yol açmıştır. İslam kültüründe dini ve edebi ilimlerin Arapçaya çevrilmesi ve İran’da eğitim merkezlerinin açılması, Arap dilinin İranlılar arasında giderek yaygınlaşmasını sağlamıştır. Pehlevice’den Arapçaya çeviri yoluyla başlayan dil çalışmaları, şiir nazmetme ve dilbilim çalışmaları ile ortaya çıkmış, saray idaresinin desteği ile de hız kazanmıştır. Bu çerçevede Arapça ve Farsça bir milletin edebi, kültürel ve günlük hayatında ortak bir dili haline gelmiştir.
İran halkı Arapça ile tanıştıktan sonra Farsça ve Arapça kelimeleri birleştirmiş iki dili tek bir potada harmanlamışlardır. Hatta bazı kelimeleri olduğu gibi alıp kendi dillerine yansıtmışlardır. Selçuklu İranı’nda, Arapça söz söyleyen büyük şair ve yazarlar ortaya çıkmış, Arap edebiyatı İran’da yükselişe geçmiştir. Bu durumda dini ve siyasi otoriterler içerisinde belli bir konuma ulaşmak isteyen kişiler, bu dili öğrenmek, yazışma ve konuşmada bu dili kullanmak zorunda olduklarını fark etmişlerdir. Arapça nazım ve nesir yazanlar, sultanların yanında ve hizmetinde büyük ikram ve iltifat görmüşlerdir. Özellikle bu dönemde müelliflerin eserlerinde Arapçayı tercih etmelerinin en önemli nedenlerinden biri kültürel etkileşimin yanında Arapçanın edebî sanatlar açısından daha hazır oluşu ve daha yerleşmiş anlatım tarzına sahip oluşudur. Ayrıca bu dönemde nesir konularında dinî, ilmî ve edebî alanlarda çeşitlilik meydana gelmiş, bu da İranlı müelliflerin dikkatini cezbetmiştir. Zira Arap ve İran topraklarında mensur çalışmalar Arap müelliflerden önce İran asıllı müellifler tarafından kaleme alınmış, tercüme hareketleri ile Arapçaya kazandırılmıştır. Örneğin Arap nesrinin gelişimi konusunda hem Pehleviceyi hem Arapçayı iyi bilen Ibn Mukaffa’nın ve Arapça risale yazan ve bu türü yeniden düzenleyen Yahyâ el-Kâtib’in adı zikredilebilir.
Söz konusu bu 8.yy ediplerin yanında Selçuklu döneminde de ünlü Arapça yazarlar bulunmaktadır. Kübrevî tarikatının lideri büyük âlim Seyfüddîn el-Bâharzî, dil ve edebiyat âlimi Hâtib-i Tebrizî, saray kâtibi ve şecere âlimi Tuğrâî, tarihçi, şair ve yine soy bilimci Ebîverdî, ünlü Selçuklu vezirlerinden Enûşirvan b. Hâlid İran asıllı Arapça eserler kaleme alan müellifler arasında bulunmaktadır. Çalışmada, Selçuklu dönemi İran coğrafyasında Arapçanın tercih edilme nedenleri ele alınıp İran’da Arapça eserler kaleme alan ve Arapça yazılan eserleri şerh eden İranlı müellifler incelenecektir.
En yakın sayınız için çalışmamı değerlendirme sürecine alırsanız sevinirim.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Kültür Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 6 Sayı: 11 |