One of the sections in the Târîh-i Güzîde, written by the 14th-century Iranian historian Hamdullah Mustawfi (b. 1281-82/d. after 1340), addresses the Nizari Ismailis, a central issue in Seljuk history. This work, dated to 1330, is an important source for the Ilkhanate period and serves as a summary of Turkic-Mongol history. Hamdullah dedicated this work to Giyaseddin Muhammad, the son of the famous Ilkhanate vizier Rashid al-Din Fazlullah-i Hamadani. In the relevant section, the Nizari Ismailis are described as a heretical sect that ruled the world with tyranny. A similar approach is reflected nearly two centuries later in 16th-century Ottoman historiography, in the translations of Târîh-i Güzîde presented to Prince Bayezid. Two manuscript copies of the translation have been identified in Turkish libraries. The first, presented to Prince Bayezid (d. 969/1562) by Yakub Pasha during the reign of Sultan Suleiman the Magnificent, is housed in the Nuruosmaniye Library, and the second in the Beyazıt Library. Both manuscripts were copied on the 2nd of Ramadan 955 (October 5, 1548). The reason for the translation, as stated, was Prince Bayezid’s command that both the learned elite and the general public of the period should read and benefit from the translated text.
The conceptual categorization directed towards the Nizari Ismailis, who fought against the Sunni Seljuk dynasty five centuries ago, is also evident in the Ottoman historiography of the period, influenced by Shiite-centric Safavid propaganda. Expressions such as habîs (vile), Yazid, and hınzır (swine) used for Hasan bin Muhammad, due to his alleged abolition of Sharia commands and spreading of heresy, as well as the positioning of the Mutazila, associated with Nizari Ismailism, outside of the Ahl al-Sunnah and within the Shia sectarian tradition, reflect this situation. In the translated text, phrases suggesting that Ismaili Nizari rulers with extreme Shia tendencies or moral weaknesses descended to various layers of hell are also indicative of this. Indeed, the same texts contain expressions of praise for Jalal al-Din Hasan, who abandoned the Ismaili tradition to pursue a Sunni political path. It is clear that these expressions reflect the reaction to Shia movements in Ottoman historiography, not only as part of the political and military struggle against the Safavids of the period but also as a response to the spread of the Safavid order in Anatolia. The Ottoman dynasty, which was based on sect-state unity with its centralist structure, prioritized the Sunnite tradition in the works written against Safavid propaganda and adopted an approach based on the sectarian upbringing of the people.
This study includes a comparative translation and analysis of the sections of Târîh-i Güzîde related to the Ismailis, contrasting them with the original source text. It also addresses sections that differ in content, based on both recent Persian manuscript translations and existing Persian. In this context, it aims to reveal the periodical differences in meaning and interpretation between the source and translated texts. In this context, some of the expressions in the translation appear to be an effort to create a common consciousness about Shiism through Ismailism among the court and public readership of the period. This situation also shows that the source text was reformatted for the reader. The parts of the work related to the Samanid, Great Seljuk and Turkish Seljuk periods have been the subject of different studies before. The critical edition of the translated copies containing the Ismailis, which is the subject of this article, is discussed for the first time in this study.
Terceme-i Tarih-i Güzide Nizari İsmailis Seljuks Hasan Sabbah Ottoman historiography
16. asırda İranlı tarihçi Hamdullah Müstevfî (d. 1281-82/ö. 1340 sonrası) tarafından kaleme alınan Târîh-i Güzîde’de yer alan bölümlerden birisi Selçuklu tarihinin temel meseleleri arasında yer alan Nizârî İsmâilîleri’dir. İlhanlı devri için önemli bir kaynak özelliği taşıyan ve Türk-Moğol tarihinin bir hülasası olan eser 1330 yılına tarihlendirilir. Hamdullah bu eserini ünlü İlhanlı veziri Reşidüddin Fazlullah-ı Hemedani’nin oğlu Giyaseddin Muhammed’e ithaf etmiştir. İlgili bölümde Nizari İsmailileri dünyayı zorbalıkla yöneten sapkın bir mezhep olarak tanımlanmaktadır. Benzer bir yaklaşım yaklaşık iki yüzyıl sonra, 16. yüzyıl Osmanlı tarih yazımında, Şehzade Bayezid'e sunulan Târîh-i Güzîde çevirilerinde de görülür. Tercümenin Türk kütüphanelerinde iki el yazma nüshası tespit edilmiştir. İlki Kanuni Sultan Süleyman döneminde Yakub Paşa tarafından Şehzade Bayezid’e (ö. 969/1562) hediye edilen Nuruosmaniye Kütüphanesi’nde, ikincisi ise Beyazıt Kütüphanesi’nde bulunmaktadır. Her iki yazma da 2 Ramazan 955 (5 Ekim 1548) tarihinde istinsah edilmiştir. Tercümenin sebebi, belirtildiği üzere, Şehzade Bayezid’in hem dönemin ilmî elitinin hem de halkın tercüme metni okuyup faydalanmasını istemesidir.
Hasan bin Muhammed için kullanılan habîs (aşağılık), Yezid ve hınzır (domuz) gibi ifadeler, onun şeriat emirlerini ortadan kaldırdığı ve sapkınlığı yaydığı iddiasının yanı sıra, Nizari İsmaililiği ile ilişkilendirilen Mutezile’nin Ehl-i Sünnet’in dışında ve Şii mezhep geleneği içinde konumlandırılması bu durumu yansıtmaktadır. Tercüme metinde, aşırı Şii eğilimleri veya ahlaki zaafları olan İsmailî Nizari yöneticilerin cehennemin çeşitli katmanlarına indiğini ima eden ifadeler de bunun göstergesidir. Nitekim aynı metinlerde, Sünni bir siyasi yol izlemek için İsmaili geleneğini terk eden Celaleddin Hasan’a yönelik övgü ifadeleri de yer almaktadır. Bu ifadelerin Osmanlı tarih yazımında Şii hareketlere karşı tepkiyi yansıttığı açıktır. Bu tepki sadece dönemin Safevilere karşı siyasi ve askeri mücadelesinin bir parçası olarak değil, aynı zamanda Safevi tarikatının Anadolu’da yayılmasına karşı bir tepki olarak da ortaya çıkmıştır. Merkeziyetçi yapısıyla mezhep-devlet bütünlüğünü esas alan Osmanlı hanedanı, Safevi propagandasına karşı kaleme alınan eserlerde sünnî geleneği önceleyen ve halkın mezhepsel terbiyesini esas alan bir yaklaşım sergilemiştir.
Bu çalışma, Târîh-i Güzîde’nin İsmailîlerle ilgili bölümlerinin orijinal kaynak metinle karşılaştırmalı bir çeviri ve analizini içermektedir. Ayrıca, hem son Farsça elyazması çevirilere hem de mevcut Farsça metinlere dayanarak içerik bakımından farklılık gösteren bölümler de ele alınmaktadır. Bu bağlamda kaynak metin ile tercüme metinler arasındaki dönemsel anlam ve yorum farklılıklarını ortaya koymayı amaçlar. Bu bağlamda tercümede geçen bazı ifadelerin, dönemin saray ve halk okur kitlesinde İsmâilîlik üzerinden Şiilik ile ilgili ortak bir bilinç oluşturma çabası olduğu görülür. Bu durum kaynak metnin okuyucu için yeniden biçimlendirildiğini de gösterir. Eserin Samaniler, Büyük Selçuklu ve Türkiye Selçuklu devirleriyle ilgili bölümleri daha önce farklı çalışmalara konu olmuştur. Bu makalenin konusu olan İsmâilîler’i içeren tercüme nüshaların tenkitli neşri ise ilk kez bu çalışmada ele alınmıştır.
Terceme-i Tarih-i Güzide Nizari İsmailileri Selçuklular Hasan Sabbah Osmanlı tarih yazımı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tarihçilik (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 10 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: PROF. DR. EŞREF BUHARALI ÖZEL SAYISI |