It is known that personal names are largely similar to the beliefs, language, traditions, history and geography of the society in which the people live and to which they belong. However, it is also a fact that religion is the main source of practices related to names in almost every society. Conversely, given that the primary sources of the Islamic religion are Arabic, the language has become regarded as sacrosanct in Turkish society, thereby facilitating the dissemination of names of Arabic provenance. In this context, the main problematic of the study is the languages to which personal names, which are symbols of the transition from Turkish history and conceptual world to the basin of Islamic religion and Arabic language, belong, their diversity and in which direction they have evolved over time.
The sources of the research are the tapu tahrir defterleri (land registry books) dated 1518, 1539 and 1584 and the avarız book (extraordinary tax register) dated 1642. The analysis revealed that there are 2,801 father and son names in 1518, 3,538 in 1539, 7,493 in 1584, and 5,693 in 1642. While it is seen that more than four-fifths of the names used consist of Arabic names, and one-fifth consists of Turkish, Persian, Turkish/Persian, Greek and Hebrew names, it can be said that names of Turkish origin are being replaced by Islamic names of Arabic origin and that this process continues, albeit slowly. However, it is also clear that this change did not occur in the period of research, but before 1518. In the diversity of names, the situation is different, with those of Arabic origin falling to half and those of Turkish origin rising to one third. The most frequently used names are of Arabic origin: Mehmed, Ali, Ahmed, Mustafa, Yusuf; of Turkish origin: Memi, Bali, Bayram, Budak and Durmuş; and of Persian origin: Piri, Bostan, Derviş, Dilaver and İmirza.
The data we obtained in Konya largely coincides with previous studies. It is stated in almost all of this studies that the names Mehmed, Ali, Ahmed, Mustafa, Hüseyin, Yusuf, Hasan, İbrahim, Mahmud, Halil are frequently used. Two other findings that are also parallel to other studies are the decrease in Turkish names, despite the increase in Arabic-rooted names from the beginning to the end of the 16th century, and the numerical increase in the names of those produced with the adjective Pir and Abdullah.
It is known that the elements that determine the Turkish naming tradition are quite diverse. Undoubtedly, one of the most common practices among these is the transfer of the names of family elders, such as father and grandfather, to children. It should be noted that this practice, which appears as an extension of respect for elders and ancestors in Turkish society, remained at the level of observation without quantitative data in the research.
The idea of giving beautiful names to children has become synonymous with names of Arabic origin, and especially the names and attributes of Allah, the names of the Prophet Muhammad, her grandchildren, her friends and other prophets have been preferred. In addition, the fact that most of the names belonging to various linguistic origins in Turkish naming culture contain religious motifs and appear as extensions of religious terms and concepts such as Islam, Christianity and Judaism sheds light on the determining role of religious understanding in Turkish naming tradition
Onomastics Tahrir (Land Registers) Turkish Culture Turkish Names Arabic Names Abdullah
Şahıs adlarının büyük ölçüde kişilerin, içinde yaşadığı ve aidiyet duyduğu toplumun inanç, dil, gelenek, tarih ve coğrafyasıyla aynılık gösterdiği bilinmektedir. Ancak hemen her toplumda isimlerle ilgili pratiklerin ana kaynağını dinin teşkil ettiği de bir gerçektir. Öte yandan İslam dinin ana kaynaklarının Arapça olması hasebiyle Türk toplumunda din ile dil de kutsanmış bu da Arapça kökenli isimlerin yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır. Bu çerçevede, Türk tarihi ve kavram dünyasından İslam dini ve Arap dili havzasına doğru geçişin sembolleri olan şahıs isimlerinin hangi dillere ait oldukları, bunlardaki çeşitlilik ve zaman içinde hangi yöne doğru evirildiği çalışmanın temel problematiğini oluşturmaktadır.
Araştırmanın kaynaklarını 1518, 1539 ve 1584 tarihli tapu tahrir defterleri ile 1642 tarihli avarız defteri teşkil etmektedir. İncelenen dönemde, 1518’de 2801, 1539’da 3538, 1584’te 7493, 1642’de 5693 oğul ve baba adı bulunmaktadır. Kullanılan isimlerin beşte dördünden fazlasının Arapça, beşte birinin de Türkçe, Farsça, birleşik ve Rumca ile İbranice köklü isimlerden oluştuğu, Türkçe kökenli isimlerin yerini Arapça kökenli İslami isimlere bıraktığı ve bu sürecin yavaş da olsa devam ettiği söylenebilir. Ancak var olan bu değişimin incelenen dönemde değil, 1518 öncesinde gerçekleştiği de açıkça ortadadır. İsimlerin çeşitliliğinde, durum farklılaşmakta, Arapça kökenliler yarıya düşerken Türkçe kökenliler ise üçte bir seviyelerine kadar yükselmektedir. En sık kullanılan isimler arasında Arapça kökenli; Mehmed, Ali, Ahmed, Mustafa, Yusuf Türkçe kökenli; Memi, Bali, Bayram, Budak ve Durmuş Farsça kökenli; Piri, Bostan, Derviş, Dilaver ve İmirza başta gelmektedir.
Konya’da elde ettiğimiz veriler daha önce yapılmış çalışmalarla büyük oranda örtüşmekte, Mehmed, Ali, Ahmed, Mustafa, Hüseyin, Yusuf, Hasan, İbrahim, Mahmud, Halil adlarının sık kullanıldığı hemen hemen hepsinde belirtilmektedir. Yine 16. yüzyılın başlarından sonlarına doğru Arapça köklü isimlerin artışına karşılık Türkçe isimlerdeki azalma, Pir sıfatıyla üretilenler ile Abdullah ismindeki sayısal kabarıklık diğer incelemelerdeki bulgularla paralellik göstermektedir.
Türk ad verme geleneğini belirleyen unsurların oldukça geniş bir yelpazeye yayıldığı bilinmektedir. Şüphesiz, bunlar içindeki en yaygın uygulamalardan biri de baba ve dede gibi aile büyüklerinin adlarının çocuklara aktarılmasıdır. Türk toplumundaki büyüğe ve ataya saygı anlayışının bir uzantısı olarak karşımıza çıkan bu pratiği araştırmada nicel verilere dökülmeden gözlem düzeyinde kaldığı belirtilmelidir.
Çocuklara güzel isim koyma düşüncesi Arapça kökenli isimler ile özdeşleşmiş, özellikle Allah’ın isim ve sıfatları, Hz. Muhammed’in, torunlarının, arkadaşlarının ve diğer peygamberlerin adları tercih edilmiştir. Yine, Türk isim kültüründeki çeşitli dil kökenlerine ait adların ekseriyetinin dini motifler barındırması İslamiyet, Hristiyanlık ve Musevilik gibi dini terim ve kavramların uzantısı olarak karşımıza çıkması, Türk ad verme geleneğinde dini anlayışın belirleyici rolüne ışık tutmaktadır.
Adbilim Tahrir Defterleri Türk Kültürü Türkçe Adlar Arapça Adlar Abdullah
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yeniçağ Tarihi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: PROF. DR. EŞREF BUHARALI ÖZEL SAYISI |