İnsanlar din, inanç,
anlayış, tutum ve davranışlarıyla farklılık arz etmektedirler. Aynı din ve
inanca sahip olmasalar da iş ve eylem yönünden benzerlik gösteren toplumlar da
vardır. Benzerlikler, iyi ve güzel işler olabileceği gibi, kötü ve çirkin
hareketler de olabilmektedir. Her ne kadar insan davranışları üzerinde din ve
inancın büyük bir rolü olsa da, terbiye edilmeyen beşerî duyguların zaman zaman
baskın geldiği de görülmektedir. Böylesi durumlarda farklı inanca sahip olan
gayrimüslimlerle Müslümanların bazen aynı eylemi yaptıkları görülmektedir.
Fısk, kizb, cürüm, zulüm, israf ve iftira gibi bazı olumsuz fiillere, bunlar
arasında yer vermek mümkündür. Bu eylemler, insanların inanç prensipleriyle
bağlantılı olsa da, sonuçta bunlar, bir inanç ve itikat prensibi olmayıp,
herhangi bir inanç ve anlayışa mensup kişilerin tutum ve davranışlarından
ibarettir. Nitekim bu fiiller, sadece gayrimüslimler tarafından değil, tasvip
edilmemekle birlikte zaman zaman İslamî kimlik taşıyanlar tarafından da
yapılmaktadır. Bu noktadan hareketle bu tür eylemleri, din, inanç ve anlayıştan
ziyade, sosyokültürel olgular olarak değerlendirilmek daha doğru olacaktır.
Neticede kim yaparsa yapsın, adı geçen sosyokültürel eksenli fiilleri yapanlar,
tutum ve davranışlarıyla toplum hayatını ve doğayı tahrip etmektedirler. Kur’ân
da, failine bakmaksızın bu tür eylemlerin hepsini kökten reddetmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Editörden |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 2 |