Soğuk Savaş
sonrasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasına paralel sayılabilecek bir
zamanlamayla, Yugoslavya da dağılmış ve Balkanlar etnik çatışmaların yaşandığı
bir kriz bölgesine dönüşmüştür. Balkanlarda yaşanan krizler, Soğuk Savaş’ın ve
buna bağlı olarak “komünizm tehdidinin” sona ermesiyle birlikte, NATO’nun
miadını doldurduğuna yönelik yaşanan tartışmaları da etkilemiş ve Balkan
coğrafyasında gerçekleşen müdahaleler, NATO’nun görev tanımının değiştiğini
göstermiştir. Zira Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Balkanlarda
gerçekleştirdiği operasyonları, NATO aracılığıyla yürütmüştür. Bu operasyonlar,
ABD’nin küresel sistem üzerinde barışı sağlayabilecek tek hegemon devlet
olduğunu ortaya koymasını sağlamış ve soruna Washington müdahale edene kadar
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin etkisiz kalması uluslararası
kurumların ataletini gözler önüne sererek etkinliklerini tartışmaya açmıştır.
Washington, Balkan yarımadasındaki operasyonlarını “insani müdahale” ve
“önleyici savaş” gibi kavramlar üzerinden yürütmüş ve bu kavramların yarattığı
meşruiyeti, 2000’li yıllarda suiistimal edip kuramsal boyutta hegemonyasından
imparatorluk inşa etmeye çalışarak Afganistan ve Irak’ı uluslararası hukuku
ayaklar altına alarak işgal etmiştir. ABD’nin 2000’li yıllardaki küresel sistem
algılayışında meydana gelen değişiklik, Balkanlar politikasına da yansımıştır. Bu
makalede de bahse konu olan süreçte ABD’nin Balkanlar politikasının dönüşümü
Pax - Americana kavramı üzerinden ele alınmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 11 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 4 Temmuz 2018 |
Kabul Tarihi | 11 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 4 Sayı: 1 |