Türk
edebiyatında gelenek tartışması yenileşme dönemi Türk edebiyatının
başlangıcıyla birlikte ortaya çıkan ve günümüze kadar güncelliğini koruyan bir
olgudur. Bu tartışma batılılaşma süreciyle ilgili olarak yapılan tartışmalarla
paralel bir şekilde yürür. Batı karşısındaki fiziksel yenilginin doğal bir
sonucu olarak ortaya çıkan bu süreç beraberinde günümüze kadar etkisini
sürdürecek olan bir tartışmaya ve tavır alışa kaynaklık eder. Eski-yeni, geleneksel-modern gibi
karşılaştırmalarla sürekli gündemde kalan bu tartışma toplumsal arada
kalmışlığımızın somut göstergelerinden biri olarak ve hepsinden önemlisi kimlik
oluşum sürecimizin en önemli problemi olarak varlığını korumaya devam eder. İlk
şiirlerini 60’lı yıllarda kaleme alan ve 1969’da Nuri Pakdil, Rasim Özdenören
ve Erdem Bayazıt’la birlikte Edebiyat Dergisini 1976’da ise Cahit Zarifoğlu,
Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Ersin Gürdoğan’la
birlikte Mavera dergisini çıkaran İnan bu dergileri birer edebiyat okuluna
dönüştürmenin gayreti içerisinde olmuştur. Gelenekten ilham alan bir yenilik ya
da yeniliği ihtiva eden bir gelenek anlayışıyla şiirler yazan İnan, Divan şiiri
geleneğini çağın şiir anlayışıyla buluşturarak geleneği ihmal ve tekrar etmeyen
yeni ve özgün bir şiir ortaya koymuştur. Birkan’ın ifadesiyle o, “Divan şiiri
nazım biçimini, hece veznini ve halk şiirini bir arada kullanma başarısını
göstermiştir. Onun şiiri, bu yönüyle klasik şiirin üslup hususiyetini ve ifade
kudretini modern zamana taşıyan bir şiir özelliği taşımaktadır. Bu çalışmada
“Edebiyat malzemesini çağından devşirerek kendini kurar. Ve bunu yaparken dünle
de ilgisini sürdürür ve geleceğe uzanır. Gövdesi çağında bir eli geçmişte,
öteki eli gelecektedir edebiyatın. Geçmişle ilgisini koparamaz, çünkü çağı ile
ilgilidir ve çağı ise germişin normal bir uzantısıdır; onun üstüne
katlanmıştır” diyerek Divan şiiri ile günümüz arasında bir köprü kuran ve Türk
şiirine yeni bir duyarlık kazandıran Mehmet Akif İnan’ın edebiyat ve gelenek
konusundaki görüşleri irdelenecek ve Türk şiir geleneğinin onun şiirindeki
yansımaları tespit edilecektir.
Emerging with the beginning of New Turkish literature,
the discussion of tradition is a phenomenon that has kept its popularity till
today. This argument proceeds in parallel with the discussion made about
westernization process. Rising with the natural consequence of the physical
defeat against the West, this process results in a discussion and a manner that
has kept its effect up to date. This discussion- which always remains on the
agenda in terms of comparisons between old-new, traditional-modern- keeps its
existence as one of the most significant social dilemmas and, above all, as the
most important problem of our identity formation. Inan, who penned his early
poems in 1960s and published Edebiyat magazine with Nuri Pakdik, Rasim
Özdenören and Erdem Beyazıt in 1969 and Mavera magazine with Cahit Zarifoğlu,
Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören and Ersin Gürdoğan in 1976,
made an effort to transform these literature magazines into a school of
literature. Inan wrote with the perspective of inclusive innovation inspired by
the tradition. Bringing the tradition of Divan poetry together with the poetry
concept of the day, Inan produced an innovative and original poetry that did
not ignore and repeat the tradition. As Birkan suggests, he “achieved using
verse forms, syllabic meter and folk poetry of Divan literature hand in hand”.
His poetry includes a characteristic that carries the specialty and expression
ability of classical poetry into the modern day. The present study aims to
determine the reflections of Turkish poetry tradition on his poetry and analyze
the literary and traditional views of Mehmet Akif Inan who provides Turkish
poetry with sensitivity and forges a link between Divan poetry and today by
asserting that: “The literature itself establishes its own material by
collecting it from the age. While doing this, he maintains its concern with the
past and reaches the future. The body of literature exists in its age and its
one hand touches the past while the other one touches the future. It cannot
disrupt the relation with the past because it is interested in its age which is
an ordinary extent of the past; namely, its age is folded over its past”.
Bölüm | Araştırma Makalesi |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2017 |
Gönderilme Tarihi | 25 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232