The
Turkish anthroponymy, as a product of cultural and linguistic characteristics,
portrays the cultural and national identity of its people accurately. If we
exclude Arabic and Persian influences and traces in the Turkish onomastics, it
can be established that authentic Turkish names mirror the cultural heritage of
its nation, putting cultural features of different periods of Turkish history
on display. Most of Turkish names stand for any common noun in its unmodified
form. Apart from nouns, first and last names can also take the form of
different grammatical categories. In order to get the first name, one merely
needs to put a capital letter at the beginning of these categories. This
linguistic phenomenon can occasionally confuse the translator but it will never
cause him to make any crucial errors in the text. However, the nonexistence of
grammatical gender in Turkish language, along with the frequent
substantivization, can often cause difficulties for translation of texts that
contain such names. These difficulties are mostly resolved with the help of
context. Nevertheless, there are many situations where it is hard to determine
whether a particular name is male or female, which calls for additional effort
and research, thus unexpectedly complicating a translator’s job. This cultural
and linguistic characteristic of the Turkish language, which challenges the
readers and translators especially, is one of the main features of the novel
˝100˝, written by Başar Akşan that requires a separate and thorough analysis of
its own.
Türk
antroponimi kültürel ve linguistik özellikler taşımasının yanında milli
kimliğin açık bir ifadesidir. Türk ad bilimini etkileyen Arapça ve Farsça
izleri bir tarafa bırakılırsa özgün Türk adlarının farklı tarihi dönemlere ait
kültür zenginliğini taşıyarak Türk milletinin geleneksel mirasını yansıttığı
görülür. Türkçede yabancı etkilere/kültürlere dayanmadan kurulan kişi adlarında
tür adlarının da morfolojik bir değişim geçirmeden kullanılabilir olması
çevirilerde sıkıntılara neden olmaktadır. Kişi ad ve soyadları; ad kökenli olmayan
diğer sözcük türlerinden de meydana gelebilir. Kişi adlarını belirtmek için söz
konusu dilbilgisel birimleri büyük harfle yazmak yeterlidir. Bu durum,
tecrübesiz bir çevirmeni yanıltabilmekteyse de yine de büyük bir hata yapmasına
yol açmaz. Ancak Türkçede gramatikal cinsiyetin olmaması, metinlerin gramatikal
cinsiyet özelliklerine sahip kişi adlarını içeren dillere çevirisinde güçlük
yaratabilir. Bu tür güçlükler genellikle metnin bağlam bütünlüğü göz önünde
bulundurularak çözülebilir. Buna rağmen, kullanılan kişi adının erkeğe mi yoksa
kadına mı ait olduğu konusunda oluşan tereddüt, daha fazla çaba ve araştırma
gerektirir. Dolayısıyla çevirinin doğru bir şekilde yapılmasını zorlaştırır.
Türkçenin; okurları ve çevirmenleri oldukça ciddi bir zihin karışıklığına iten
bu kültürel ve lengüistik özelliği, yazar Başar Akşan’ın ‘100’ adlı romanında
göze çarpar. Dolayısıyla bu konu; üzerinde özenle çalışılacak bir analiz
gerektirir.
Bölüm | Araştırma Makalesi |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2017 |
Gönderilme Tarihi | 25 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232