Adultery (zinā’) as a sexual act is a double-edged affair that plays a prominent part in reshaping the legal and social image of both the adulterer and the cheated person. Besides being a social phenomenon, adultery is a process that transforms people into objects of positive law. Throughout history, various sanctions have punished adulterers, and compensated those who violated the rights arising from family ties. Punishment for adultery, which sometimes reveals itself as exposure, violence or execution, has gained a more secular character with the progress of contemporary legal systems. Thus, the strict attitude of the Middle Ages and the early modern period on sexual crimes have gradually softened because of the transformation in law. From the viewpoint of the Ottoman criminal code, which nourishes on the Islamic heritage, adultery had to bring about a fine, but there were still some cultural forms directed at displaying, which would humiliate adulterers in society without discrimination between men and women. With the Tanzimat period, on the other hand, principles of the Western countries became the origin of the modernization of Ottoman law system. This scene influenced the parameters that furnished the juridical content of infidelity in the manner of those extracted from Western law by overlapping with it. This study shall seek to discover the social and legal roots of the modifications regarding adultery and family institution in terms of Ottoman criminal act from the classical age to 1915.
Cinsel bir edim olarak zina hem zinacıya hem de aldatılan kişiye ilişkin hukuksal ve toplumsal algının yeniden şekillenmesinde kayda değer bir rol oynayan çift uçlu bir meseledir. Zina toplumsal bir olgu olmanın yanı sıra bireyleri pozitif hukukun nesnelerine dönüştüren bir süreçtir. Tarih boyunca ülkelerin hukuk gelenekleri çerçevesinde yürürlüğe konulan muhtelif müeyyideler bir yandan zinacıları cezalandırmış, diğer yandan da aile bağlarından doğan hakları ihlal edilenlerin zararlarını tazmin yoluna gitmiştir. Kimi zaman teşhir, şiddet veya idam biçiminde tezahür eden zina cezaları modern hukuk sistemlerinin gelişmesiyle daha seküler bir karakter kazanmıştır. Böylece, Orta Çağ’ın ve erken modern dönemin cinsel suçlar konusundaki katı tutumu hukuktaki dönüşümün bir neticesi olarak tedricen yumuşamıştır. Meseleye büyük ölçüde İslami gelenekten beslenen Osmanlı ceza hukuku açısından bakıldığında, zinaya daha ziyade para cezasıyla mukabele edildiği ancak teşhire yönelik, zinacıları kadın-erkek ayrımı yapmaksızın toplum içinde aşağılayacak birtakım kültürel tahkir mekanizmalarının da uygulamaya konulduğu görülür. Öte yandan, Tanzimat dönemiyle birlikte Osmanlı hukuk sisteminin modernleştirilmesinde Batılı ülkelerin getirdiği temel ilkeler kerteriz alınmaya başlamıştır. Bu durum ise geleneksel Osmanlı hukukunda zinanın yasal içeriğini dolduran başlıca parametrelerin Batı hukukundan iktibas edilenlerle çakışmasına yol açmıştır. Bu çalışma, 1845-1915 yılları arasında Osmanlı ceza hukuku açısından zina ve aile kurumuna ilişkin değişimlerin toplumsal ve hukuksal izlerini sürmeye çalışacaktır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 14 Ocak 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232